Akdeniz siyasi tarihimiz için her dönem önemini koruyan, jeo-stratejik konumu her daim kıymetli olmuş dış politika argümanıdır. Güncel uluslararası ilişkiler için Doğu Akdeniz, enerji havzası, enerji azrı ve güvenliği konularıyla Akdeniz’e kıyıdaş ülkelerin bir numaralı gündemidir.
***
Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Akdeniz politikasının iki önemli mihenk taşıdır. Türkiye’nin Akdeniz’e olan kıyısının uzunluğu KKTC’nin deniz yetki alanlarıyla birleştiğinde Akdeniz’e kıyıdaş ülkeler arasından en önemli konum Türk hakimiyetinindir. Kıbrıs adasındaki bir diğer aktörse komşu Rum yönetimi ve ona hamilik yapan Yunanistan’dır. Çözümsüzlüğü çözüm kabul etmiş bu iki siyasi varlık dönem dönem yanlarına Mısır ve İsrail’i alarak Doğu Akdeniz gazının sahibi havasına bürünmektedirler. Avrupa’dan Fransa ve bazı yancı ülkelerin gazıyla da hayatın olağan akışına uymayacak boru hatları üzerinden sözüm ona siyaset yapmaktadırlar.
***
Yunanistan ve Rum yönetiminin Doğu Akdeniz boru hattı projesi gündeme gelmeden önce, bölgede daha mantıklı projeler konuşulmaktaydı. Arap Baharı’ndan önceki dönemde Mısır ve İsrail kendi keşfettiği kaynaklar için Arap Boru hattı projesiyle keşfedilen tüm enerjinin Türkiye üzerinden Avrupa’ya transferi düşünülmekteydi. Akdeniz’de enerjisinin sağlıklı tespiti, çıkarılması ve enerjinin güvenliği denklemi Türkiye ve Kuzey Kıbrıs olmadan düşünülemez.
***
2017 yılında İsrail, GKRY, Yunanistan ve İtalya enerji bakanları ekonomik fizibilitesi olmayan Afrodit ve Levant bölgesinden çıkarılacak gazın Güney Kıbrıs, Girit, Yunanistan anakarası ve sonrasında İtalya’ya varma hayalini kurmuşlardır. Kuzey Kıbrıs ve Türkiye nakil yolları olmadan bahse konu gazın Avrupa’ya gitmesi hayal ürünüdür.
***
Diyelim ki bahse konu proje hayata geçti. Afrodit ve Levant bölgesi gazı doğu Avrupa’ya ulaştı. Peki hangi pazara hitap edecektir. Avrupa Birliği güney Avrupa ve doğu Avrupa’da ihtiyaç olan enerjinin karşılanması için yenilenebilir enerjiye ciddi miktarda yatırım yapmıştır. Bir diğer hususta ABD’deki kaya gazı maliyeti bir hayli ucuzdur. ABD LNG’yi Yunanistan’daki Dedeağaç limanına sıvılaştırılmış buz blokları halinde getirip burada yeniden gaza dönüştürerek boru hattıyla Gümülcine üzerinden önce Bulgaristan’a ardından Avrupa pazarına dağıtma planı vardır.
***
Hal böyle olunca Doğu Akdeniz gazının pazarı ve nakli akıllı mantıklı düşünüldüğünde Türkiye’dir. Artan nüfusu enerjiye olan talep ve rakamlar ortadır. Doğu Akdeniz’in paydaşları akıl ve mantıkla hareket ederlerse bahse konudaki enerji katma değer üretir. Mantık ve reel politikadan uzak bir düşünce olursa bahse konu enerji gaz bulutundan öteye gidemez.
***
Diğer bir hususta Doğu Akdeniz gazının Türkiye ve Kuzey Kıbrıs olmadan nakli ekonomik veriler mantıksız dediği halde yapılmak isteniyorsa malum proje Türkiye ve KKTC’nin milli güvenliğine tehdittir. Proje paydaşları enerji nakil hattının güvenliğini gerekçe göstererek Türkiye ve Kuzey Kıbrıs’ı çevreleme politikasıyla sınırlamak isteyeceklerdir. Bu olasılıkta, Suriye güney sınırında geçmişte planlanan denize kıyısı olan koridor devlet kadar tehlikelidir. Suriye’de Türk devleti ne yaptıysa Akdeniz’de de onu yapması kaçınılmazdır.
***
Bu karmaşık ve bir o kadar da fırsatlarla dolu olan enerji denklemini Türkiye ve KKTC iki devlet bir millet mantığıyla fırsata çevirmelidir. Akdeniz’deki enerji stratejisi KKTC için tanınmak olacaktır.