İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

25-Küreselleşme mi, Ulus Devlet mi?, 2019 – Ocak

Yılın ilk merhabasıyla yeni bir takvim yılına başlıyoruz. 

Yeni takvim yılının 2018’in son günlerindeki hayalleriniz gibi olmasını temenni ederim. 

Huzur, sağlık, mutluluk bedeninizden ve hanenizden hiç eksik olmasın.

Umarım geçen sayımızdaki yazımda aktardığım fikirler gibi Aralık ayını bol muhasebe düşünme ve dinlenme ile geçirmişsinizdir. Yaşamınız ve aileniz için önemli kararlar almamanızı tavsiye etmiştim. Çünkü bitişler ve başlangıçlar geçiş dönemleridir. Çoğu zaman bizleri yanlış karar almaya itebilir. 

Küreselleşme nedir? 

Küreselleşme; dünyanın küçük bir köy olarak algılanması anlamına gelen, devletler arasındaki ekonomik, siyasi ve sosyokültürel ilişkilerin arttığı ve karşılıklı bağımlılığın ivme kazandığı bir süreci ifade etmektedir.

Sınırların olmadığı milliyet ve dil/din kavramları yerine küresel vatandaş ve tek tip kimliklerin ifade edildiği tanımlamada olabilir. 

Evrensel kuralların, devlet ve milletlerin kural kaidelerinin önüne geçtiği sistem olarak da ifade edebiliriz. 

Yukarıda ki ifadelerden yola çıkarsak; ‘’sınırları ve kuralları olan devletler’’ küresel dünyada kapalı ekonomi, geçişken olmayan insan yapısı ve çağın gerisinde kalan topluluklara dönüşür mü? Ulus devlet kavramı küresel dünyada yerini ve özelliklerini koruyabilir mi? 

Ulus Devlet Nedir?

Ulus devlet, meşruiyetini bir ulusun belli bir coğrafi sınır içindeki egemenliğinden alan devlet şeklidir. Devlet politik ve jeopolitik bir varlık, ulus ise kültürel ve/veya etnik bir varlıktır.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir ulus devlettir. 

Türkiye; küresel güç olan sermaye hareketini yöneten, zayıf devletleri sömüren küreselleşmiş devlet ve topluluklara karşı varlık gösteren, sömürülen millet ve coğrafyalara örnek bir ulus devlettir. 

Sizce küreselleşsen sınırları aşan devletler midir yoksa şirketler midir? 

ABD’de bir garajda üretilen Apple veyahut üniversite kampüsünde geliştirilen sosyal ağ Facebook küreselleşmeye iyi birer örnektirler. 

Aydın’ın herhangi bir mahallesinde ki kullanıcı bu saydığım iki unsuru rahatlıkla kullanmakta ve Facebook üzerinden dünyanın çeşitli yerlerinden bilgi almakta haberleşmektedir. 

Twitter’da küreselleşmeye iyi bir örnektir. Son olarak Paris’te ‘’sarı yelek’’ gösterilerini çoğumuz Twitter üzerinden takip edip devletlerin kontrol ettiği basından alamadığımız net bilgileri topladık ve küreselleşen dünya da sermaye hareketinin kötü yüzünü Paris sokaklarında göstericilere yapılan şiddetle gördük. 

Küreselleşmeye bir örnek olarak Türkiye’de bir ameliyat masasına New York’ta Facetime ile bağlanan bir doktor, cerrahı ve ameliyat ekibini yönetmektedir veyahut da ilgili operasyonu ülke dışında bir tıp fakültesinde öğrenciler canlı ders olarak izlemektedirler. Bunlar sanırım küresel dünyanın en iyi örnekleridir. 

Peki dünyanın böyle geçişken olduğu sınırların kalktığı bir yer yüzü insanlık tarihi için doğru ve kalıcı mıdır? 

Birey ve devlet olarak kural ve kaidelerimizi çok uluslu küresel şirketler mi belirleyecektir?

Sovyetler Birliğinin dağılması, Berlin duvarının yıkılması ve sınırların kalkması dünyanın küreselleştiğinin en net göstergeleridir. 

2000’li yıllardan sonra siyasi coğrafyamızı iyi irdelersek; sermayeyi ve ülke ekonomisini ululs devletlerin kontrol ettiği siyasi coğrafyalar bir bir karışmıştır. Arap baharı ile başlayan Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerde yönetimler değişmiş eski lider ve yönetimleri mumla aranır hale gelmiştir. Irak ve Suriye karışmış ve sınır güvenliğimiz tehlikeye girmiştir. 

Küresel şirketler, milli olan her şeyi yıkmaya çalışmış sonrasında yer altı ve yer üstü zenginliklerini yağmalamışlardır. Geride ise küreselleşme adı altında açlık sefalet ve yakılmış yıkılmış şehirler kalmıştır. 

Ülkemiz son yıllarda fazlaca hissedildiği üzere küreselleşmenin patronları olan çok uluslu şirketlerin görünür görünmez saldırısı altındadır. 

Milli olan unsurlarımızla içerideki küresel şirketlerin gayrimeşru çocukları çatışma ve savaş halindedir. Bu gerilim ortamı da ekonomik ve sosyal olarak bizlerin üzerinde baskıdır. 

Küreselleşme; köleleşmeden, bilim, teknik, sağlık ve insan için güzel olan her alanda olmalıdır. Bilgi ve bilim insanlık için faydalı olduğu sürece tüm evrenin hizmetinde açık kaynaklarla var olmalıdır. 

Dünya üzerinde ulus devletler içerisinde küreselleşen şehirler vardır bunlara örnek, Türkiye için İstanbul, İngiltere için Londra, ABD için New York Manhattan bölgesi, Çin Halk Cumhuriyeti için Pekin’dir. Bu örneklere ikinci dünya savaşı galip devletlerini de ilave edersek dünya üzerinde küresel çok uluslu şirketlerin başkentlerin sayısı 10 ile 15 arasındadır. 

Finans ve ekonomik hareketini küreselleşme ile bağlarsak, ekonomiyi devlet kontrolünde tutmak isteyen ulus devletler küreselleşme karşıtıdır. 

Ulus devlet niçin küreselleşme karşıtıdır?

Örnek olarak booking.com’u verecek olursak dünya üzerinde çok büyük bir otel ve konaklama ağı olan ücretsiz kullanılan bir web sitesi ve uygulamadır. Türkiye de neden kapatılmıştır? 

Terör bağı mı vardır? Kaçakçılık mı yapmaktadır? 

Ulus devlet olan Türkiye Booking.Com’un Türkiye’deki ekonomik hareketlerini kontrol edemediği ve vergi alamadığı için kapatmıştır. 

Çünkü ulus devletin geliri vergidir. Ya da tali gelirleri petrol ve yer altı-üstü zenginliklerdir. 

Şimdi ilginç bir yaklaşımla biraz daha düşünmenizi istiyorum. ABD Başkanı Trump çok büyük bir iş adamıdır. Küresel ölçekte global şirketleri vardır. Fakat Başkan olduktan sonra küreselleşme karşıtı olmuş ve merkezi ABD’de fakat üretimi ABD toprakları dışında olan global firmalara savaş açmış, kendi söylemiyle milli ekonomi demiştir. Neden Trump küreselleşme karşıtı olmuştur. 

Cevap: Vergi alamadığı için. 

Sınırları belli, kimliklere sahip ulus devletler küreselleşme fikrine temkinlidirler çünkü gelirleri global çok uluslu şirketlere kaptırmaktadırlar. 

Küreselleşmenin fırsatları ve faydaları vardır. Bir o kadar da zararları vardır. 

Sizce küreselleşme yeni bir emperyalizm midir? 

Peki birey olarak biz ne kadar ulus fikrinden yanayız?

Ne kadar küreselleşmeden yanayız?

Sorulara kendi doğrularınızla cevap veriniz. 

Şimdi ülkemize geri dönersek finans başkenti İstanbul küresel ve global çok uluslu şirketlerin de merkezi haline gelmiştir. Kamu bankalarımız bile genel müdürlüklerini İstanbul’a taşıyarak bir nevi küresel sermaye ve sömürü hareketine hizmet etmiş diyebiliriz. 

Fakat kurucu irademizin temsilcisi Cumhurbaşkanlığımız Ankara’da kalarak küresel sermayeye Anadolu’da Türk varlığı sonsuza kadar devam edecek demiştir. 

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve Cumhurbaşkanlığı külliyesi küreselleşen yeni emperyalistlere Anadolu halkının güçlü bir cevabıdır. 

Bu cevaplara slogan niteliğinde olan ‘’yerli ve milli’’ kavramı da destek olmaktadır. 

2019’un ilk günlerinde bir takvim yılını planlamanıza yardımcı olması için biraz düşünmenizi ve iç dünyanızda sorular sormanızı istediğim için bazı soruların cevaplarını sizlere bıraktım. 

Kitap: 19 Mayıs 1919’dan 1927 yılına kadar yaşanan kurutuluş ve kuruluşun kitap olmuş hali ‘’Nutuk’’ adlı Mustafa Kemal Atatürk’ün yazdığı eseri okumanızı tavsiye ediyorum.