Avrupa başkentlerini saymaya kalktığımızda ilk üçte Paris deriz. Filmlerden gördüğümüz, şehir belgesellerini izlerken hayran hayran izlediğimiz uzaktan güzel görünen şehirdir Paris. Paris sözcüğünün Latincedeki manası ‘’Fluctuat nec mergitur’’ yani ‘’sallanır ama batmaz’’ anlamındadır. Paris moda denilince akla gelen ilk başkenttir. Lüks yaşamı olduğu için de ‘’Işık Şehir’’ olarak anılmaktadır. Işık şehrinin sembolü Eyfel Kulesi’dir. Bir diğer önemli diyebileceğimiz turistik yer ve merkezde bulunan Şanzelize (Champs d’Elissee) caddesi ve yukarısındaki Zafer takıdır (Arc de Triomph).
Paris buraya kadar çok güzel ve ilginçtir. Moda adına duyup gördüğünüz dünyaca ünlü markalar caddelerde dizi dizi sıralanarak yer almaktadır. Paris için ulaşım da arabaya alternatif motor ve bisikletlerle yapılmaktadır.
Dünyada başkent olmuş şehirlerin farklı farklı milletlere ev sahipliği yapması kaderi midir bilinmez. Paris sokakları dünya üzerinde var olan tüm milletlere ev sahipliği yapmaktadır. Bu sebeple de Paris’in cadde ve sokaklarını açıkça yazmak gerekirse temiz değildir. Metro ağı çok büyük ve karmaşık ve bir o kadar da güvensiz ve kirlidir. Paris sokakları ve metro alanları tabir yerindeyse tuvalet gibi kokmaktadır. Amsterdam ile karşılaştırıldığında tarihi dokusu kaybolmuş, simge olmuş sembolleri yoğun insan trafiğinden dolayı bakımsız bir görünüme sahiptir. İnsanlık tarihi için büyük olaylara ev sahipliği yapmış ışıklar şehri Paris, kiliseleri, tarihi meydanları ve katedralleri ile görülmeye değer bir başkenttir. Fakat hayal dünyamızda düşündüğümüz şekilde olmayabilir. Onun için beklenti ve hayalleri düşük tutup gördüğümüzle mutlu olmalıyız.
Paris için de kendi çektiğim bazı görselleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Louvre Müzesi Fransız ihtilalinden sonra yapılmış. 1793 senesinde Fransa’da açılan ilk devlet müzesidir. Dünyaca ünlü ‘Mona Lisa’ tablosu bu müzede bulunan birbirinden değerli tarihi eserlerden birisidir.
Çizgi film ve sinema filmlerine konu olmuş meşhur Notre Dame Katedrali Paris’in diğer önemli yapılarının da kıyısında olduğu Sen Nehri kıyısında yer alır. Çok sayıda kişinin ziyaret edebilmek için sıra beklediği önemli bir yapıttır.
Paris’in en önemli simgesi demirden inşa edilmiş Eyfel Kulesidir. Fransa denilince akla gelen ilk simgedir. Kule ismini inşa eden firma sahibinden almaktadır. Yılda ortalama 6 milyon turiste ev sahipliği yapmaktadır.
Paris’in benim için en önemli ikinci sembolü de Zafer Takı’dır. Charles de Gaulle Meydanı’nın ortasında Şanzelize Caddesi’nin batı kısmında yer almaktadır.
Paris’i yukarıdan görmek isterseniz, çiçeklerin arasında basamakları tırmanarak Sacre Coeur Bazilikası ve Montmartre Tepesine çıkmanız yeterli olacaktır. Paris’in en yüksek tepesi üzerine inşa edilmiş olan bu bazilikanın adı “Kutsal Kalp” anlamına gelmektedir ve Notre Dame Katedralinden sonra turistler tarafından en çok ziyaret edilen ikinci anıt-kilisedir.
Bird ismi verilmiş beyaz renkteki ulaşım aracının saatlik kullanımı 9 Euro’dur. Akıllı telefonunuza indirdiğiniz bir uygulama ile direksiyondaki barkodu okutup Bird’ın sistemini aktif hala getirip istediğiniz yere gidip istediğiniz yerde bırakabilirsiniz. Umarım şehrimiz Aydın için de toplu taşımaya alternatif araçlar olarak bu gibi akıllı ulaşım metotlarını ekleyebiliriz.
Yukarıda görsellerini paylaştığım ve özetlemeye çalıştığım yapı ve alanlar kesinlikle görülmeye değerdir. Fakat bahsettiğim gibi dünya başkentlerinden birisi olmasından mıdır bilinmez, Paris güvenlik sorunu yaşayan, temiz olmayan, dünyanın en pahalı başkentlerinden birisidir.
Batı Avrupa’da 10 gün içinde ziyaret ettiğim bazı şehirlerden iki tanesini sizlerle paylaşmak istedim. Batı ulaşılmaz bir hedef değildir. Batı, ortak değerlerin birleştiği, tarihin izlerinin günümüze kadar taşındığı insanlık için önemli bir dünyadır. Batı ve Doğu dünyasının merkezinde bulunan ülkemizin ve şehirlerimizin geçmişten bugüne kadar gelen tarihi ve kültürel değerleri harmanlayarak gelecek nesillere aktarılmasını, insanlığa yaşanabilir bir miras bırakılmasını temenni ederek sizlere konumuza ilişkin bir kitap önerisinde bulunacağım.
Kitap: 25 Mart 1611’de İstanbul’un Unkapanı semtinde doğmuş, Evliya Çelebi’nin gezdiği gördüğü yerlerdeki birçok milletin kültürel birikimine ışık tutacak ve kitaplığınızda olması gerektiğini düşündüğüm ‘’Evliya Celebi ve Seyahatnamesi’’ isimli eserini edinmenizi ve ara ara da olsa okumanızı öneririm.
Not: Görseller Instagram’da öne çıkarılan Paris adlı story de mevcuttur. www.instagram.com/BarisYorganci