Siyasi coğrafyamız sinema filmlerinin arayıp da bulamadığı kadar heyecan ve aksiyon dolu filmlerin gerçek yaşamdaki platosudur. Uluslararası diplomasi ve müzakereler adına tarihe girmiş konu ve zirveler, Hollywood yapımı terör örgütleri ve liderlerinin kan ve gözyaşı içerin film gibi eylemleri, vatansever kahramanların toprak ve milleti için yaşayarak tarih yazdığı kahramanlıkları, bölümler ve sahneler say say bitmez. Geçtiğimiz 100 yılı gözlerimiz kapalı bir halde düşünecek olursak korku dolu anlardan göğsümüzün kabardığı anlara kadar anılar ve tarihler düşünce dünyamızdan akar gider. İbn-i Haldun’un “Coğrafya kaderdir.” mantığını benimsediğimizden olsa gerek, hiç dert tasa etmeden ’kötü de iyi de Allah’tan’ diyerek yaşayan asil bir milletiz. Bazı zaman dilimlerinde aynı duygu ve düşünceleri yaşadığımız halde kendimizi ideolojik bakıştan arındıramadığımız için yanlış ifade etmekte ve yanlış anlaşılmaktayız. Kıbrıs Sorunu, Türkiye ile olan ilişkiler ve Kıbrıs Türkü için çözümü mantık ve akıl üzerine inşa edilen duygusal bağdan arınmış fikir birlikteliğiyle ifade etmeliyiz.
Büyükelçi Başçeri
Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisi Ali Murat Başçeri hafta başı yaptığı açıklamasında son günlerde yanlış ve talihsiz ifadelerin siyasi argümanı haline gelen 1974 Mutlu Barış Harekâtı ve güncel müzakere sürecine ışık olacak açıklamalarda bulunmuştur. Sayın Başçeri, 1974 Barış Harekâtı için Cumhuriyet tarihinin en önemli sınavlarından biri olduğunu, Kıbrıs Türk halkının her şeyden önce can güvenliğini sağlamak ve adanın asli unsuru olmaktan kaynaklanan hak ve menfaatlerini teminat altına almak için gerçekleştirdiğini ifade ederek “Aynı çabayı adada adil ve kalıcı bir çözüm bulunana dek göstermeye devam edeceğiz. Bu yolda, Kıbrıs Türkü kardeşlerimizle aramızdaki sarsılmaz ülkü ve gönül birliğini bozabileceğini düşünenler hayal kırıklığına uğrayacaklardır.” şeklinde net bir açıklama yapmıştır. Açıklaması siyaset kavramının üstünde devlet adamı, fikir ve düşüncesini ifade eden netliktedir. Kıbrıs Türkü’nün haklı mücadelesi iç siyasette malzeme edilemeyecek önemde bir konu ve süreçtir.
Sibel Siber
Cumhuriyet Meclisi eski Başkanı Sibel Siber de katıldığı televizyon programında müzakere süreci ekseninde devam eden sorunlar yumağını farklı bir bakış ve öneriyle yorumlamıştır. Sayın Siber “Bu ülkenin bir Cumhurbaşkanı’na ihtiyacı var, müzakereciyi Meclis de seçebilir.” şeklinde net bir beyanı olmuştur. Açıklamasının devamında “Toplumun derdi federasyon değil, çözümdür.” diyerek bir nevi Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve federasyoncu müzakere heyetine federasyon ısrarı çözümü öteliyor demiştir. Sayın Siber’in eleştirisi haklı ve yerindedir. Kıbrıs Türkü adına müzakere yürüten Cumhurbaşkanı Akıncı ve ekibi ‘federasyon’ tanımı üzerine kurulan görüşmelerin etrafında dönüp durmaktadır. Akıncı dönemi müzakereler Kıbrıs Türkü’ne çözüm adına yok hükmündedir. Belki de Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi son görüşme olacak olan Berlin görüşmesi öncesi Meclis iradesinin ortaya çıkması fikrini savunan Sayın Siber’in tespiti haklı ve yerindedir. Süreçte çözüm adına yol alınmak isteniyorsa görev ve sorumluluklar tekrardan tanımlanmalı ve erkler sınırlarını iyi kavramalıdır. Belirsizlik ve çözümsüzlük bir yarım asrın daha başlaması demektir.