İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

182-Mavi Vatan 11.07.2019

Bir devletin uluslararası hukuk ve uluslararası sözleşmelerle resmiyete alınan hak ve menfaatleri vardır. Bunlar siyasi sınırları, hava sahası, karasularıdır. Yurtiçinin emniyetinin olmazsa olmaz olduğu gibi karasuları ve hava sahasının da emniyeti o devlet için hayati önemdedir. Geçen yazımda konuya ilişkin S-400 alımı ve Türkiye’nin havadan gelebilecek tehditlere karşı savunmasının elzem olduğunu belirtmiştim. Lefkoşa yakınlarına düşen S-200 sonrası da S-400’ün Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) için hayati öneme sahip olduğu teyit edilmiş oldu. Malum siyasi coğrafyamız bir tarafı okyanus, bir tarafı tek bir ülkenin olduğu bir alanda değildir. Bu sebeple de uluslararası ilişki çalışmalarımız güvenlik politikaları göz önüne alınarak şekillenmelidir. 

***

Hava savunmamızın önemli olduğu kadar, kara sularımızın savunulması da önemlidir. Alfred Mahan’ın geliştirdiği “Deniz Hâkimiyet Teorisi” denizlerin önemini açıklayan önemli bir çalışmadır. İlgili teoriyi iyi okumuş olan Rum Yönetimi, KKTC karasularında Kıbrıs Türkleri ve Türkiye namına çalışma yapan Türkiye Petrolleri’nin çalışmaları için basınında ‘Volta atma’ ve ‘Ada etrafında Türk üçgeni’ şeklinde manşetleri olan haberler çıkmıştır. Kıbrıs Türk siyaset kurumu karar alıcıları ve garantör ülkemiz Türkiye doğru adım atmış olacak ki Rum siyaset kurumu rahatsızdır. 

*** 

Doğu Akdeniz jeopolitiği ve siyasi çanağı, sosyo-ekonomik ve askeri alandaki tüm müdahalelere açık bir yapıdır. Yarım asırdır süre gelen Kıbrıs sorununa ilaveten hidrokarbon çalışmaları, hassas olan dengeleri daha da hassaslaştırmıştır. Tesadüfi Taşkent’e düşen bir roket, yerleşim alanına da düşebilir ya da denizlerimizde haklı olunan yer altı kaynaklarının arama ve çıkarılma sırasında düşman veya karşıt bir askeri gücün ateşli saldırısına maruz kalınabilir. Bu olası senaryo varsayım üzerine kuruludur. Lakin savaş, aşk gibi tesadüf bir kıvılcım üzerine harekete geçebilir. Önleyici ve caydırıcı olmak yani dosta güven düşmana korku unsurlarına sahip olmak, kırılgan olan coğrafyamızda psikolojik üstünlük sebebidir. 

*** 

Genel olarak siyaset kurumunun karar alıcıları, Doğu Akdeniz’de ihtimalleri göz önüne alarak güvenlik politikalarımızı gözden geçirmelidir. Gerekli görüldüğü takdirde mavi vatanımız olan denizlerimizin güvenliği için garantör ülkemiz Türkiye ile birlikte Türk Deniz Kuvvetleri’ne Kuzey Kıbrıs’ta stratejik olarak uygun bir alanda deniz üssü verilmelidir. Buna ilave olarak da Geçitkale Havaalanı askeri uçuşlar için kullanılmalı ve hava ikmal üssü niteliğinde bir birlik konuşlanmalıdır. Malum kaderimiz olan coğrafya, geniş güvenlik şemsiyelerine sahip olan devletlerin huzur ve barışı tahsis ederek siyasal yaşamlarını sürdürdüğü bir alandır.