Ramazan ayının bereketiyle bir bahar mevsimini ve yaza geçişi yaşamaktayız. Güzel Aydın’ımızın sıcağı ile gelen bahar ve yaz mevsimine bir de 27. dönem milletvekilliği seçimleri eklenmiştir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin hayata geçmesi, millet ve devlet menfaatindeki yürütmenin daha sağlıklı çalışması için erken seçimlere ihtiyacımız vardı.
“Cumhur İttifakı Millet Aklı” mantığı üzerine inşa edilen siyasi söylemin baş mimarı Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet Bahçeli’dir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki grup konuşmasında yaptığı erken seçim çağrısı Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından olumu yanıtlanmış, ortak bir tarih olarak 24 Haziran’da uzlaşmışlardır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte çok partili siyaset yaşamımız, ittifaklar üzerinden iki partili ya da iki bloklu bir hal alacağı izlenimini 24 Haziran’a giden bu yolda göstermektedir. Cumhur İttifakı bloğunda AKP, MHP ve BBP vardır. Diğer blokta ise CHP, İP, Saadet Partisi’nin başını çektiği diğer partiler vardır. Siyasi tarihimize çatı isimlerle giren bu partiler gelecek süreçte tek bir çatı isim altında toplanabilirler. Veyahut 24 Haziran seçimlerinde olduğu gibi seçim dönemlerinde tek bir isim altında ortak sıralarla yasamada görev almak için yarışabilirler.
Devlet aklının, millet ve devlet bekamız için en iyisini düşündüğünü varsayarak gelecek ve yarınların daha güzel ve daha mutlu olacağını temenni ediyorum.
24 Haziran seçimlerinde tüm seçmenlerimiz partilerine oy vermek için sandığa gitmelidirler. Katılımcı demokrasi modern yaşamın olmazsa olmazı olmalıdır. Sandığa küsülmeden %100 katılım oranı ile oyumuzu kullanmalıyız.
Hallacı Mansur
Ene’l-Hakk, Arapça “Ben Hakk’ım”, “Hak’tan gayrı değilim.” demektir. Hallacı Mansur kendinden geçtiği bir sırada “Ene’l Hakk” diye seslenmiştir. Sonrası hikâyede olduğu gibi taşlanarak cezalandırılmıştır. Yaşadığı şehirdeki eşrafa haber salınır. Herkes bir taş atmak için gelir. Hallacı Mansur’un yakın arkadaşı da alana gelmek ve taş atmak zorundadır. Fakat dostu “Ene’l Hakk” diye seslenen Hallacı Mansur’un niyetinin anlaşıldığı gibi olmadığını bilir, taş yerine gül atar. Atılan taşlara sessizce, vakurca direnen Hallacı Mansur komşusundan gelen gül sonrası sessizliğini bozar. Kan revan içinde kalan Mansur’un dudaklarından şu anlamlı kelimeler dökülür “Taş atanlar beni anlamayanlar, beni tanımayanlar. Bunlar birileri tarafından yönlendirilenlerdir. Onun için onlara kızmıyorum. Onların taşları da bana acı vermiyor. Ama o gülü atan benim dostumdu. Beni bilen, beni anlayan din kardeşimdi. Onun da o furyaya katılması beni kahretti. Attığı gül de olsa onların taşlarından daha çok bedenime acı, ruhuma ızdırap verdi.” demiştir.
Bazı tarihi kıssalar, anılar ve yaşanmış olaylar günümüzde içinde bulunduğumuz durumu güzel bir şekilde özetlemektedir. Söylenmek, dertlenmektense geçmiş hatıratlarda şu an içinde bulunduğumuz durumu izah eder ve özetleyebiliriz. Bedenini ve ruhunu şeytana ve kötülüklere satan kişilerin günümüzde yaptıkları anlaşılabilir. Onlar kötülük ve ihanet için vardırlar; fakat ihtiras ve kişisel ben duyguları için biz ve birlik yolunu seçen kişilere kötülük yapanlar, iftira atanlar, şer odaklarının değirmenine su taşıyanlara ne denilmelidir?
Vicdan ve ruhları ile onları baş başa bırakalım. Belki bir gün başlarını yastığa koyduklarında yanlış yolda olduklarını anlarlar ve doğruların olduğu saflara karışırlar. Malum “Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır.”
“Olur ki bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz.”
Bakar Süresi 216. Ayet
Kitap: Yusuf Has Hacip, 11. yüzyıl şairlerindendir. Karahanlılar döneminde Balasagun’da yaşamıştır. Yusuf Has Hacip’in Türk edebiyatında ve düşünce tarihinde önemli bir yere sahip olan eseri “Kutadgu Bilig”i okumanızı tavsiye ediyorum.