Geçen yazımda dilek ve temenniler üzerine reel politikadan uzak yaklaşımları seslendiren politik şahsiyetleri kaleme almıştım. Sosyal medyada sıkça gündem olan bir ‘caps’ vardır: “Hayaller Paris, gerçekler yaşanılan yer.” şeklinde. Paylaşan kişi kendi hayali ve içinde bulunduğu gerçekliği alaya alarak kullanır. Hem haline güler hem de içinde olduğu bulunduğu durumu fark eder. Kuzey Kıbrıs siyaset kurumunda kendi halini bilmeden, dünden itibaren kaç arpa boyu yol kat ettiğine dikkat etmeden, barış-özgürlük ve federasyon gibi sözleri kullanan bir güruh vardır. Ne hallerinden bihaber ne de söylemlerinin içi dolu mu boş mu fark etmeden konuşur dururlar. Anadolu’da dağ köylerinde kış aylarında sobanın başında avcıların ayıyla mücadelesini konu eden çok güzel hikâyeler vardır. Soğuk kış gecelerinin geçmesinde orta oyun misali zaman geçirir gider. Bizim dış politika ve müzakere üzerine özgürlükçü federasyoncu söylemlerde avcı ile ayı hikâyeleri gibidir.
***
Bireyin siyaset kurumuna, sosyal çevresine ve içinde bulunduğu ortamın olumsuzlarını yenebilmek adına kendini motive etmesi hayal kurması elbette güzeldir. Lakin bu hayal ve motivasyon süreç içerisinde aşırı dozda alındığı taktirde gözleri kör, kulakları sağır edebilir. Lefkoşa Sarayönü’nde Atatürk Meydanı’ndaki Venedik Sütunu (Dikilitaş)’ı merkez sıfır noktamız olarak alırsak sıfır noktasından itibaren kuş uçumu 1-2 saatlik komşu siyasi coğrafyalarımızda başta 2.Dünya Savaşı galip devletlerini ve sıcak denizlere inme hayali olan Rusya’nın içinde olduğu örtülü bir savaşı görebiliriz. Top ve tüfekle olduğu kadar günümüzde Doğu Akdeniz’in hâkimiyeti sermaye ve enerji üzerine kurulu bir mücadeleyle de yapılmaktadır. İçeresinde olduğumuz ateş çemberini görmek için siyaset kurumunun ana aktörleri güvenlik bürokrasisinden radar üzerinde ilgili brifingleri alarak denizlerimize yakın yerlerdeki savaş gemileri hakkında bilgi alabilirler. Bahse konu bilgilendirme sonrası avcı ve ayı hikâyesinin yarattığı rahatlıktan kurtulabilirler.
***
İlk günden bugüne çözüm sonrası ortak zenginlik dediğimiz yeraltı kaynakları zivanya arkadaşımız Anastasiadis ve paydaşlarıyla yönetilmek ve sömürülmek üzeredir. Hal böyle olunca federasyon hayali kâbusa dönüşmek üzeredir. KKTC hükümetinin yetkilendirdiği Türk Petrolleri ve ilgili gemi çalışanlarını hakkında Rum yönetimince alınan tutuklama kararı bile tek başına federasyon modelli çözümü bitirecek bir nedendir. Hal böyle iken ilgili güruhun federasyon ısrarı niyedir? Ersin Tatar hükümetinin ortaya attığı çözüm fikirlerinin tamamen reddetmektense diplomasi yoluyla masada hayatın olağan akışına göre şekil vermek devlet ve millet aklına hizmettir. Ret yaklaşımı milli olmayan gayri resmi fikir ve düşünceye hizmetten öteye gidemeyecek bir yaklaşımdır.
***
Kişi, kurum ve siyasi gruplar renk ve şekilleriyle ayrılmadan ortak bir fikirle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için devlet ve millet aklıyla jeopolitik kazanımlarını yol haritasında argüman yaparak Kıbrıs Türkü için birlik içinde çalışmalıdırlar.