Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)’nin siyasi tarihine bakıldığında bilmem kaçıncı Cumhuriyet hükümeti siyasi arşiv raflarında yerini aldı. Çok partili siyasi yaşamda sanırım hükümetlerin yıkılması, kurulması çok sıradan bir olay. Yıkılan Tufan Erhürman hükümetiyle Kuzey Kıbrıs siyaset kurumunda 4 ortaklı hükümet modeli de denenmiş oldu. Ömrü bir yılı biraz geçti. Kahvehanede bile yan yana gelmeyecek düşünce ve kişiler sözde Kuzey Kıbrıs Türk halkına hizmet için biraraya geldiler. Kurulum sürecinde büyük puntolarla revizyon hükümeti “Yolsuzluk ve rüşvetlere hayır” diyeceklerini iddia ettiler. Söylendiğinde kulağa hoş gelen bir sürü süslü söz. Sonuç: Hükümet yıkıldı.
***
Şimdi ne olacak? Yine masada biraraya gelmek istemeyenler, sözüm ona Kıbrıs Türkü’nün bekası, Kıbrıs Türkü’ne hizmet için biraraya gelecekler. Yıkılan Erhürman hükümeti ne yaptı diye baktığımızda, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın siyasi düşüncesi ve partisi hükümet içinde kaldı. Gelecek Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar dayanabilselerdi mevcut Cumhurbaşkanı Akıncı tekrar aday olacak kabinede bir parti ve Lefkoşa Belediye Başkanlığı’nın desteğiyle yarışta iddialı bir aday olarak seçimlerde yer alacaktı. Hükümetin yıkılmasıyla mevcut olasılık ve ihtimal üzerine yazdığım plan dahil yeni hükümet ve ortaklarının renklerine göre tekrar revize edilecektir.
Başkanlık Hükümeti
İç siyasetimiz olasılık ve ihtimal üzerine devam ederken garantör ülkemiz Türkiye’yle, siyasi sınır komşumuz Rum yönetimi gerçek gündemleriyle Doğu Akdeniz siyasetinde varlık göstermektedirler. Rum yönetimi hidrokarbon yataklarının tespiti ve sondajı konularından ‘düşmanımın düşmanı dostumdur’ mantığıyla askerî ve siyasî ataklarla Kıbrıs Türkü’nün hakkı olan enerji yataklarını elinden alma faaliyetindedir. Garantör ülkemiz Türkiye’de geçtiğimiz hafta Türkiye’deki diplomatik misyon şeflerini Dışişleri Bakanlığı’nda biraraya getirdi ve onlara Doğu Akdeniz’de Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin haklarını anlatan bir brifing verdi. Görüldüğü üzere biz iç siyasetle meşgul iken siyasi paydaşlarımız gerçek gündem ve konularla çalışmaktadır.
***
Siyasi coğrafyanın bu karmaşık yapısı, iç sorunlarımız, yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimi, doğalgaz yataklarının tespiti ve sondajı gibi siyasi oyun ve manevraların tam orta yerindeyiz. Yeni kurulacak olan hükümet olasılıklarında Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı Ersin Tatar’ın Başbakanlığında kurulması ihtimal dahilindedir. Sayın Tatar ve ortağı olacak siyasi partinin oluşturacağı kabineye çok büyük iş düşmektedir. İlk olarak tahmini hükümet gelecek sene yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçiminde en güçlü adayı çıkaracaktır. Doğalgaz sondaj çalışmalarına Rum yönetimi ve dış odakların şer plan ve ataklarına maruz kalacaktır. Mevcut Cumhurbaşkanıyla koordinasyon ve tek seslilikte sorun yaşayacaktır. Bu maddeler böyle uzar gider. Kurulacak olan hükümetin en önemli gündemi Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar iç ve dış sorunlarda mevcut mevziyi korumak olmalıdır. Bu süreçte de garantör ülkemizde hayata geçen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi (CHS) benzeri bir yönetim sistemini KKTC için uyarlamalıdır. Tek sesli bir yönetim, Kıbrıs sorunu ve Doğu Akdeniz siyasetinde Kıbrıs Türklerinin elini güçlendirecektir. CHS siyaset kurumunu geçim kapısı olmaktan çıkaracak. Profesyonel yönetim kadrolarıyla analitik çalışabilen küçük ama etkili bir yönetime yol açacaktır. Tahmini kurulacak olan hükümet gündemine CHS alarak yeni bir hikayeyle Kıbrıs Türküne moral ve enerji aşılamalıdır. Alışılmış statüko siyasetine son vermelidir.