Kuzey Atlantik Antlaşma Örgütü (NATO) 4 Nisan 1949’da 12 ülke tarafından imzalanan Kuzey Atlantik Antlaşması’na dayanarak kurulan ve farklı dönemlerde 17 ülkenin daha katıldığı uluslararası askerî ittifaktır. Dünya siyasetinde varlık göstermeye başladığı andan itibaren sözde ‘dünya güvenliğinden sorumlu tek kurum’ olarak kendini gösteren NATO’nun güvenlik adına yaptığı tüm faaliyetler Amerikan emperyalizminin uluslararası stratejilerine hizmet eder mahiyettedir. NATO askerî operasyonlarını soğuk savaş döneminde örtülü olarak yapmaktaydı. Sıcak denizlere Rus yayılmasını engellemek asıl amaç ve hedefiydi. Bu bağlamda stratejik olarak operasyonları ve askerî manevraları örtülü olarak yapmıştır. Günümüzde dönem dönem Rusya’nın yayılma politikasının bitmesine sebeple NATO’nun varlığı sorgulanır bir hal almıştır. NATO’nun iki büyük üyesi ve destekçisi Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Türkiye Cumhuriyeti’dir. Türkiye, 18 Şubat 1952’de NATO’ya üye olmuştur. O günden itibaren günümüze kadar NATO Türkiye’nin güvenliği için ne yapmıştır? Bu büyük bir sorudur.
***
Peki NATO için Türkiye ne demektir?
Geçtiğimiz günlerde Belçika’daki NATO’nun Avrupa Müttefik Kuvvetleri Yüksek Karargâhı’nda düzenlenen Avrupa Müttefik Kuvvetleri Yüksek Komutanlığı (SACEUR) görev devir teslim töreninde NATO üyesi olmadığı halde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) askeri ve sivil yetkililerinin törene davet edilmesi sonrası Türkiye töreni terk ederek tepki vermiştir. Anavatan Türkiye’nin bu haklı tepkisi sonrası NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg “Zorlu güvenlik sınamalarının olduğu bu dönemde NATO müttefikleri Türkiye ile dayanışma içindedir.” şeklindeki açıklamasıyla NATO için Türkiye’nin önemini vurgulamak istemiştir.
***
Peki Türkiye önemli bir yol arkadaşı askeri bir partnerse; niçin Kıbrıs Türklerinin tanınan bir devlet olma hakkını elinden alan ve yer altı yer üstü kaynaklarının tek sahibiymiş edasıyla Kıbrıs sorununu çıkmaza sokan Rum yönetimi üyesi olmadığı halde Belçika’daki devir teslim törenine davet edilmiştir?
***
Bu sorunun cevabını da Anavatan Türkiye’nin ve Kıbrıs Türklerinin içerisinde bulunduğu uluslararası siyaset gündemlerine bakarak bulabiliriz. Türkiye’nin güvenliği için S400 ve F35 alımları gibi askerî konuları. Doğu Akdeniz enerji yataklarının, Kıbrıs Türkleri ve Türkiye’yi yok hükümde sayarak tespit ve işletme faaliyetleri yürüten Rum yönetimi ve paydaşları için Belçika’daki olayı ‘aba altından sopa göstermek’ olarak yorumlayabiliriz. Askerî bir organizasyon olan NATO’nun siyasi manevralar yapması günümüz varlık sebebini de ortaya koymaktadır.
Siyasi Talimat
1997 yılında Türkiye’nin NATO Daimî Temsilciliği görevini yürüten emekli büyükelçi Onur Öymen “Bir siyasi talimat almadan hiçbir asker NATO’da böyle bir şeye kalkışamaz. Demek ki, bu işi yapması için talimat almıştır. Bunu Türkiye’ye karşı gözdağı verme operasyonları çerçevesinde görmek lazım.” demiştir. Sayın Öymen’in açıklaması yukarıdaki ‘NATO neden böyle bir şey yaptı?’ açıklamamla aynı fikirdedir. Kıbrıs siyaset kurumu yöneticileri ve garantör ülkemiz Türkiye, siyasi coğrafyamızda oynanan oyunları iyi görmeli ve adımları ona göre atmalıdır. Milli menfaatlerimize sahip çıktığımız anda dost görünen düşmanlar işaret fişekleriyle bizleri tehdit etmektedirler.