Kıbrıs’ta kalıcı barış için yapılan görüşmeler, Sayın Mustafa Akıncı’nın Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra hız kazanmıştır. Akıncı, Cumhurbaşkanlığı seçimi dönemi ve hemen sonrasında yaptığı açıklamalarda, bu dönemin, kalıcı barış için uygun bir zaman olduğunu ve bu dönemin iyi değerlendirilememesi halinde görüşme süresinin uzunca bir süre kapanacağı şeklindeki görüşü, Güney Kıbrıs tarafından olumlu okunmuş/karşılanmış ve görüşmeler günümüze kadar olumlu bir hava ile Birleşmiş Milletler nezdinde öncelikle adada bulunan iki kesimin gerekli olan tüm konuları müzakere etme metoduyla başlamıştır. Bu süreçte garantör ülkelerin görüşmelerden uzak tutulduğu, güvenlik ve güvence konularının ele alınacağı son aşamada konuya dahil edileceği görülmektedir.
Görüşmelerin bu çizgi ve seyirde devam ettiği bu dönemde 24 Mayıs 2016 Salı günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Milliyetçi Hareket Partisi Meclis grubunda konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, süreci değerlendirmiş ve bazı gözle görülür önemli tespitlerde bulunmuştur. Sayın Bahçeli konuşamasında Kıbrıs adasının ve Doğu Akdeniz’in önemini belirtmek için enerji vurgusu yapmıştır. Bahçeli, “Doğu Akdeniz’de keşfedilen zengin doğalgaz ve petrol yatakları, adada kalıcı barışın sağlanması yönündeki ivmenin birincil nedenleri arasındadır.” demiştir. Bu tespit ve ifadesinin devamında “Amerika Birleşik Devletleri’nin Kıbrıs’a olan ilgisinin arkasında yatan gerçeklerin başında bu gelmektedir.” vurgusu yapmıştır. Son iki yılda adaya ABD yönetimi adına Başkan Yardımcısı Joe Biden ve Dış İşleri Bakanı John Kerry’nin geldiğini ve her iki kesimle de görüştüğünü belirtmiştir.
AB’ye güvenli enerji
ABD Başkan Yardımcısı Biden’ın, dönemin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Ahmet Davutoğlu ile geçtiğimiz Ocak ayında İstanbul’da yaptığı görüşmede ‘çözümün Avrupa’nın enerji güvenliğini güçlendireceği’ değerlendirmesini ilettiği bilinmektedir. Bu görüşe dayanarak ABD’nin kalıcı barışa bakışı Doğu Akdeniz’den çıkarılacak doğalgazın Kıbrıs üzerinden Avrupa Birliği’ne taşınması ekseninde şekillendiği görülmektedir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın, ‘enerji yatakları çözüm sonrası ortak zenginliğimiz olacak’ şeklindeki beyanı ABD’nin bakışı ile konuya yaklaştığı olarak da değerlendirilebilir. Devlet Bahçeli, konuşmasının devamında “Müzakerelerin ‘iki toplumlu, iki bölgeli federasyon’ çerçevesinde gerçekleştirilmiş olsa da, konuşulan meseleler geçmişte masaya konulan ve büyük ölçüde sıkıntıları bulunan Annan Planı ile aynı ölçüdedir” demiştir. Müzakerelerin geçmişten bir farkının sadece daha mahrem ve gizli yapıldığını belirtmiştir. Bahçeli, ‘KKTC Cumhurbaşkanı’nın tutumuna bakıldığında masadaki neticeyi kabul ettiği; fakat bunun için başta ABD olmak üzere diğer taraflardan destek görmeyi arzu ettiği anlaşılmaktadır’ demiştir. Sayın Bahçeli konuşmasının sonunda ‘müzakerelerde ele alınan konuların sonuçları hem Türkiye hem de adada bulunan Kıbrıs Türklüğü için büyük sıkıntılar doğuracaktır’ demektedir. Türk siyasi tarihinde milli ve manevi konularda doğru ve net tespitleri olan siyasi tarihimiz köklü partisinin Kıbrıs müzakerelerine bakışı önemlidir değerlendirmeleri KKTC müzakere heyeti tarafından iyi okunmalıdır.
KKTC rolünü seçmelidir
Bu bağlamda, ABD’nin Doğu Akdeniz’de varlığını sürdürmesi için Kıbrıs sorununa müdahil olması gerekmektedir. Suriye ve Güney Kıbrıs’ta Rusya faktörü ve doğalgaz ile petrol yatakları ABD’nin konuya ilgisiz kalmaması için önemli bir sebeptir. Dünya siyasetinde önemli bir aktör olan ABD, çözüme de olumlu katkı yapabilir. Yeter ki Türk müzakere heyeti varlığını ve hukukunu korumak için devlet aklı ile pozisyonunun verdiği jeo-politik avantajını iyi kullansın. Akıncı’nın da son zamanda belirttiği gibi Güney ve Kuzey Kıbrıs’ın federasyon modelli bir çözüm için son yılıdır.