İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

161-Beyaz Zambaklar Ülkesinde 14.02.2019

Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı “Federasyon iki devletli çözümünün alternatifi değildir. Statükonun alternatifidir.” diyor. Rum lider Nicos Anastasiadis ise “Akıncı’nın ‘siyasi eşitlik’ görüşü, ‘siyasi eşitsizlikle’ eşit.” diyor. AKEL Basın Sözcüsü Stefanos Stefanu ise “Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nicos Anastasiadis’in ‘bölünmeye göz yumduğunu’, Türk yetkililerin açıklamalarına sert bir muhalefet yapacağına federasyon fikrini destekler nitelikte “Bölünmeye göz açıp kapıyor.” diyor. Geçtiğimiz hafta Ankara ziyareti gerçekleştiren Yunanistan Başbakanı Aleksis Tsipras ise “Kıbrıs’ın kaynakları adadaki Türklere ve Rumlara ait” şeklindeki açıklamasıyla Cumhurbaşkanı Akıncı’nın ‘çözüm sonrası ortak zenginliğimiz’ diye betimlediği fikre destek oluyor. Rum Hükümet Sözcüsü Prodromos Prodromu da “Türk tarafı Guterres belgesiyle ilgili görüşmelerini yazılı olarak belirtmeli.” diyor. Okuduğunuz gibi koca koca adamlar farklı düşünce ve bakışlarla özelde Kıbrıs adası, genelde ise Doğu Akdeniz ve Ortadoğu politikasına olumlu olumsuz etkileri olabilecek olan Kıbrıs sorunu hakkında lakırdılar yapmaktadırlar. Sonuç belirsizlik, psikolojik yorgunluk, ekonomik sorunlar, uyuşmazlık ve heba olan nesil ve yaşamlar…

***

“İstediğiniz türden anayasalar, seçim mevzuatları oluşturabilir, en liberal yasaları çıkartır, sosyalizm veya komünizmin sihirli gücüne inanabilirsiniz. Ama bizim evladımız olan yüzbinlerce çocuk hayata önemsiz ve küçük fertler olarak başlangıç yapacaksa, her türlü parlamentoya rağmen, sefil, fakir ve iğrenç bir yaşantıya mahkum olacağız. Memurlar halka itinasız davranacak, bakanlar ‘politik yalancı’, milletvekilleri ise halkın sırtından geçinen vurguncular olarak karşımıza çıkacaktır. Okullar yeni nesillerin kalbini ve zekasını kurutan yerler olarak kalmaya devam edecek, basın bedenini satmakla geçinen hayat kadınına benzeyecektir. Halk kitleleri ise yüksek sınıflara karşı giderek daha fazla kin ve nefret besleyen, intikam duygusuyla yanıp tutuşan ve kendisinden yüksekte bulunan veya anlamakta zorlandığı her şeyi yıkma güdüsüyle hareket eden, aç ve tok olması bu duygu ve güdülerini etkilemeyen bir sürüye dönüşecektir.”

Okuduğunuz paragrafı Rus yazar Grigoriy Petrov Finlandiya için 1920’lerde yazdığı “Beyaz Zambaklar Ülkesinde” isimli kitabında 10. bölüm ‘Ebeveynler ve Çocuklar’daki bir paragraftır. Yazar Petrov, Finli Snelman ve arkadaşlarının bataklıklar içinde olan Finlandiya’nın kurtuluşu için köy sohbetlerinde yaptıkları konuşmaların ana düşüncesi eğitim çocuklar ve gençliktir demektedir. Günümüzdeki Finlandiya, yazarın kitapta anlattığı mantık ve fikirle kurulmuştur.

***

Gelelim ülkemize; Coğrafi konumu ve siyasi pozisyonu bakımından Finlandiya’nın yüz yıl önceki durumundan çok çok daha iyi bir durumdadır. Fakat lakırdılardan iş yapacak bir alan ve fırsat bulunmamaktadır. Yazar Petrov’un bir asır önce özetlediği siyasi atmosfer ve gelinen durum günümüzde eğitim seviyesinin düşük olduğu tüm siyasi coğrafyalarda mevcuttur. Fakat ülkemiz üniversiteleriyle eğitim adasıdır. Yöneticileri aydın, yurt dışından eğitim almış modern kişilerdir. Fakat genel durum göz önüne alındığında tanımlar üzerine sıkışmış bir çözüm siyaseti, tanınma ile tanınmama arasında kalmış bir halk vardır. Petrov’un bakanları, politikacıları, devlet memurlarını ve basını özetlediği satırların sonunda ‘her şeyi yıkma güdüsüyle hareket eden halk kitleleri’ betimlemesini de şu an siyaset kurumunda rol olanların iyi idrak etmesi gerekmektedir. Kıbrıslı Türkler laftan çok çözüm beklemektedirler.