İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

16- Ankara merkezli dış politika, 2018 – Nisan

Afrin

Siyasi gündemimiz, bireysel gündemimiz, ülke gündemi derken yaşam çizgimiz hızla uzayıp gitmektedir. Bu yolculukta dönemsel olarak kişisel gündemimiz harici konulara vakıf olmayabiliriz. Lakin yaşam boyunca içimize kapalı sadece kendi gündemimiz olan konulara da takılı kalmamalıyız.

Dış dünyada olan olaylar ülkemizi, bölgemizi, iş yaşamımızı, sosyal hayatımızı ve ailemize kadar etkili olacak gündemlerdir.

Kaderimiz olan coğrafyada dünya siyasi coğrafyasının en meşgul gündemi olan bölgededir. Habil ile Kabil’in birbirine kıydığı, Hilalle – Haçın kavgalı olduğu, batı ile doğunun yarıştığı topraklardadır coğrafyamız.

Bu karmaşa içerisinde takip etmemiz gereken konular vardır. Süreç içerisinde aylık yazılarım da sizlerle bunları paylaşmak ve düşünce dünyanızda irdelemenizi sağlamak istiyorum.

Mart ayı içersinde bu önemli konulardan ikisi bu ayki yazı üzerinden sizlerle sohbet konumu oluşturacak.

Bunların ikisi de tarih olarak aynı güne denk geldi.

Zeytin Dalı Harekâtı

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) ülkemizdeki terör odaklarını ve yuvalarını temizlemek maksadıyla başladığı askeri harekatların ilki kamuoyuna Hendek Operasyonları olarak yansıyan Cizre, Sur ve Yüksekova bölgeleri olmak üzere yapılan huzur faaliyetleridir. Akabinde ilgili bölgelerdeki faaliyetler bitiminde terör yuvaları ülkemizin güney sınırına konuşlanmışlardır.

Bu sınır hattındaki ilk askeri harekatımızsa Hendek’ten kaçan örgüt mensuplarının yuvalandığı Elbap bölgesine olmuştur. Bu alanda sınır güvenliğimizin sağlanması için yapılan harekata da Fırat Kalkanı ismi verilmiştir. Elbap bölgesinin temizlenmesi sonrası devletimiz bölge halkı için acil yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamak adına kamu hizmeti vermiştir.

Milli güvenliğimiz için yapılan faaliyetlerin sonuncusu da 20 Ocak tarihinde başlayan Afrin merkezde yuvalanan YPG/PKK – DEAŞ’a karşı Zeytin Dalı Harekatı’dır. TSK mensupları ve Özgür Suriye Ordusu güçleri (ÖSO) tarafından müşterek bir kara harekâtı yapılmıştır. Bu harekata Türk Hava Kuvvetleri’de uçar birliklerle destek olmuştur. TSK ve ÖSO mensuplarının sivil kaybı hassasiyeti sebebiyle harekât yavaş ilerlemiş ve 58. gününde Afrin ilçe merkezi ve 6 belde merkezi terörden arındırılmıştır.

Afrin merkezin teslim alınmasıyla Milli Güvenliğimiz için tehlikeli olan bir alan daha terör unsurlarından temizlenmiştir. Bu faaliyetle olası Akdeniz’e kıyısı olacak olan PKK ve DEAŞ unsurlarının kontrolünde olabilecek sözde devlete büyük darbede vurulmuştur. Ülkemiz güvenlik güçleri harekât sürecindeki hassasiyeti ve sivil halkı koruma çalışması şanlı Mehmetçiğin kent merkezine girdiğinde Afrin halkı tarafından sevgiyle karşılanmasına sebep olmuştur.

Sonrasında terör unsurlarından temizlenen diğer bölgelerde olduğu gibi bölge halkı için başta Kızılay olmak üzere diğer kurumlarımız yaşamsal hayat sürsün diye çalışmalar yapmıştır.

18 Mart 2018’de Afrin merkezine girmemiz, Çanakkale Zaferi’nin 103. yıl dönümüne gelmesi sebebiyle çok büyük anlam taşımaktadır. Haçlı zihniyet ve batı zihniyetinin Çanakkale’yi geçemediği gündür 18 Mart. Afrin ve bölgemizdeki terörle mücadelemiz bazı terör örgütlerine mal edilse de arkasındaki akıl ve zihniyet batı ve haçlı mantığıdır. Tarih sahnesinde olduğu gibi bugün de güçlü ordumuz bir olan milletimizle coğrafyasındaki savaştan dün olduğu gibi yarın da her şart altında galip çıkacaktır. 

Milli Duruş, Şühedaya Vefa, Millete Beka

18 Mart 2018’de bahsettiğim iki önemli konudan ikincisinin gerçekleştiği gündür. Milliyetçi Harekat Partisi’nin (MHP) 12. Olağan Büyük Kurultayı yapılmıştır.

Kurultay teması olarak “Milli Duruş, Şühedaya Vefa, Millete Beka” kavramları kullanılmıştır. MHP siyasi tarihimizin 49 yılında var olan köklü bir partimizdir. ‘Millet ve Devlet’ bekası tehlikesi yaşadığımızda, milletine vefa için her zorluğa gönül geren Türk Milliyetçilerinin hareketidir. Gençlik yapılanması olan Ülkü Ocakları Eğitim Kültür Vakfı ile Türk Milletinin hizmetindedir.

49 yıllık tarihinde Türkiye Cumhuriyeti siyasi alanı dışında da Kerkük’ten Akmescit’e, Kaşgar’dan Bosna’ya, Halep’ten Üsküp’e, Karadağ’dan Kudüs’e, Gazze’den Bakü’ye kadar Türk ve İslam’ın nefes aldığı her yerde siyasi ideolojisi beden bulmuştur. Türk Milliyetçilik düşüncesini yaşatmış ve sosyal beşerî hayatta yer edinmesini sağlamıştır.

Türkiye’nin çok cepheli saldırı ve tahrik kıskacına alındığı bir dönemde milli duruş, şühedaya vefa, millete beka için Yusuf yüzlüler, Hilal bakışlılar, Bozkurt duruşlular olarak dosta güven düşmana korku verecek bir yapıyla 18 Mart 2018’de 12. Olağan Büyük Kurultayda var olmuşlardır.

Türk siyasi tarihine not düşecek şekilde günümüz siyasi yapısını ve gelişmeleri özetleyen MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli Bey yakın ve uzak geleceğe ilişkin dokuz stratejik görüş ve hedeflerini başta partilileri olmak üzere büyük Türk milletiyle paylaşmıştır.

Bunlar sırasıyla:

1– Türkiye’nin birlik ve beraberliğe her zamankinden çok ihtiyacı vardır. Demokrasi yüksek bir standarda taşınmalı, bireysel hak ve özgürlük alanlarıyla güvenlik dengesi hassas bir şekilde kurulmalıdır.

2- 12’inci Olağan Büyük Kurultayımızın hitamında, yenilenmiş kadrolarımızla, gelişmeleri ve gerçekleşmesini öngördüğümüz hadiseleri milliyetçilik, demokrasi ve milli duruşla yorumlayıp vatanımızın her köşesine, her insanımıza mutlak surette ulaşacağız.

3- Milliyetçi Hareket Partisi 3 Kasım 2019’da çarpık tahmin, çürük tuzak, çorak tertipleri yıkarak TBMM’de çok güçlü bir şekilde temsil edilecektir. Tüm hazırlıklarımız ittifakın ilke ve esaslarına göre planlanıp uygulanacaktır.

4- 2019 yılını takip eden beş yıl süresince Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin kurum ve kurallarıyla yerleşip kökleşmesi için verdiğimiz destek, üstlendiğimiz sorumluluk, gösterdiğimiz açık tavır samimiyet ve sürekliliğini koruyacaktır.

5- Önümüzdeki en temel konu başlıklarından birisi FETÖ’yle mücadele olmalıdır. Bu terör örgütünün kripto damarı kesilmeli, iyi organize edilmiş devlet aklıyla, etkili planlanmış mücadele stratejisiyle bu musibet gündemden çıkarılmalıdır.

6- Dış politikada merkez Ankara jeopolitiğidir. Ticaret savaşlarının ortaya çıktığı, ekonomik operasyonların kur, faiz, sıcak para üzerinden tetiklendiği bugünkü karanlık dönemde, dış politika ekonomik güvenliği de önceliğine almalıdır. Ege ve Akdeniz’deki haklarımızdan taviz verilmemelidir.

7- 2023, Cumhuriyet’in yüzüncü yıldönümüdür. Büyükşehirleri kapsayacak şekilde yüz il, bin ilçeden oluşan bir idari sistemle, ekonomide yerli ve milli diriliş sayesinde, siyasette birlik ve dayanışma ruhunun ayağa kalkışıyla Türkiye bölgesinde süper güç, küresel düzeyde de nazı geçen, sözü dinlenen bir ülke seviyesine çıkmalıdır, inanıyorum ki mutlaka çıkacaktır.

8- Türk milleti muazzam bir hazine, bin yıllık kardeşliği esas alan, ayrım ve ayrımcılık kabul etmeyen ulu bir çınardır. Türkler ve Kürtler arasına nifak sokmak şerefsizliktir, hıyanettir, büyük bir kötülüktür. Kürt kökenli kardeşlerimi dışlayan bir millet gerçeği olamayacaktır. Türklük ise Türkiye ve Türk milletinin ana omurgası, ana iskeletidir.

9- Yüz yıl önce Mondros Mütarekesi’ni konuşuyor, yedi düvelin topraklarımızı işgalinden dert yanıyor, feryat ediyorduk. Bundan yüz yıl sonra, yani 2123’de, Türkiye Cumhuriyeti, uzay araştırmaları yapan, genetik ve teknolojik kalkınmayı başarmış, her vatandaşını insanca yaşatan, dünyada hükmü geçen ilk üç devletten birisi olmalıdır, bizler göremesek de imanla söylüyorum ki bu uzak hedef gerçekleşecektir. Gelecek Türk asrı, geleceğin gücü Türkiye’dir.

şeklindeki maddeleriyle MHP Lideri Devlet Bahçeli partisi ve Türk Milletine bir ufuk ve bakış açısı kazandırmak istemiştir. 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası izlediği milli ve devlet aklı politikası siyasi stratejisi engin tecrübe ve devlet adamlığının gün yüzüne çıkmış, MHP’de beden bulmuş halidir.

Milliyetçi Harekat 49 yıldır Türk siyasi hayatında olduğu gibi gelecek bir elli yılda da siyasi yaşamda yükselen ülke Türkiye için milli ve yerli kadrolarla çalışmaya devam edecektir.

Kitap: Türk Siyasi tarihinin önemli devlet adamlarından Rahmetli Osman Bölükbaşı’nın oğlu 21 Mart 2018’de vefat eden Rahmetli Deniz Bölükbaşı’nın “1 Mart Vakası” isimli kitabını okumanızı tavsiye ediyorum.