Koskoca bir yılı geride bıraktık. Neşe, mutluluk ve hüzünlerin birbirinin içine girdiği koca bir yıl bitti gitti. 1 Ocak sabahı düşündüğümüzde 365 gün 52 hafta koskocaman bir yıl yeni umutların, yeni hayallerin, yeni hedeflerin yüklendiği bir takvim önümüzde başlamayı bekliyor. Peki bu takvim yılına başlamaya birey olarak biz hazır mıyız? Peki bizleri yöneten siyasiler ve sistem hazır mı? Malum bir yıl tek başına geçmez. Birbirine girmiş karmakarışık bir sistemdir. Zamanı dolduran, ayları yılları tüketen, hedefe vardıran ya da varamayan.
2018’in hayallerini planlarını düşündüğümüzde, nasıl geçtiğinin muhasebesini yaptığımızda 2019’un da nasıl geçeceği üç aşağı beş yukarı ortadadır. Bu düşünce ve fikirle de bu yılki plan, umut ve hayalleri reel politik kurallara göre inşa etsek çok da iyi yapmış oluruz. Örneğin kişisel hedeflerimizi, sağlık ve ekonomik sebepleri göz önüne alarak revize etmeli ve planlamalıyız. Nitekim düşüncede güzel olan her şey eylemde düşünüldüğü kadar kolay olmuyor. Kısaca evdeki hesap çarşıya uymayabilir. Kişisel siyasi hevesler, bireysel zaferler için genele zarar vermeyelim. Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmayalım. Yine de bizleri besleyen endorfin salgılamamızı sağlayan hayal ve hedeflerin de peşini bırakmayalım.
2019 için astrolojiye meraklı kişilerin burçlar hakkındaki yorumlarını dinledik, ülkelerin ve ekonomilerin hangi ay ve zaman dilimde ne olacağı hakkında yorumlar yaptılar. Olumlu diyen de olumsuz diyen de mevcuttur. Ne taraftan baktığımızla bardağın neresini gördüğümüzle alakalı olarak 2019’u değerlendirebiliriz.
Buruk ve Hüzün
Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı’nın yeni yıl mesajını okuduğumda zihnimde canlanan düşünce Sayın Akıncı’nın biraz buruk, biraz hüzünlü, biraz yorgun ve kırılgan bir düşünce ile kaleme aldığı yeni yıl tebrik yazısı olduğu hissine kapıldım. Birkaç defa daha okuduğumda düşüncelerim pekişti. Böyle bir duygu ve düşüncede olmaması da zor; çünkü büyük umutlar yüklenerek başladığı Cumhurbaşkanlığı görevinde başladığı tarih ile bugüne baktığımızda açılan iki sınır kapısını saymazsak müzakere ve çözüm adına çok da bir yol kat edilmediği ortadadır. Yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve azalan zamanda bu düşüncede olmasına baskı ve sonuçsuz geçecek beş yıl demektir. Sayın Akıncı’nın açıklamasında şu cümle de çok derin mana yüklüdür: “Kişisel çıkar yerine kamusal yarar her zaman ön planda tutulmalıdır.” Evet, kamuda etkin olan yönetici ve çalışanlar görev ve sorumluluklarını Kıbrıs Türkü’nün çıkar ve menfaati yönünde kullanmalıdırlar. Bireysel siyaset ikbali, bireysel menfaatler ön planda olduğunun da şu an içinde bulunduğumuz hal kaçınılmazdır. Cumhurbaşkanı Akıncı görev süresi sonuna kadar en yetkili seçilmiş olarak, şeffaf yönetim düşüncesiyle kamu kurum ve kuruluşlarının park yerlerinde personellerin araç dikiz aynalarındaki ‘turuncu, yeşil, kırmızı’ kurdeleleri bile çıkartarak halkın kamudan eşit şekilde yararlanmasını sağlayabilir. Sonrasında ‘zararın neresinden dönülse kazançtır’ mantığı ile bugüne kadar yürütülen müzakere metot ve hedeflenen çözüm şekli revize edilerek 2019 yılı daha verimli geçirilebilir, belki de bir beş yıl daha halktan destek bulunabilir. Bu bir kişinin bireysel planı ve kariyeri gibi görünen düşünce Kıbrıs Türkü’nün kaderiyle paralel olan hedef ve plandır.
2019 yılı hepimiz için sağlık ve huzurla geçsin. İyi seneler.