Doğu Akdeniz ve Orta Doğu için yazılan tüm yazılarda Kıbrıs adası ve stratejik önemi hakkında bolca yer verilir. Kıbrıs sorunu insanlık siyasi yaşamının en uzun süreli, çok uluslu, çözülmeyen konusudur. Okyanus ötesinin büyük kıtası Amerika’nın dış politikasında bir masası vardır. Amerika’nın dünya üzerinde faaliyet yapan Merkezi İstihbarat Teşkilatı’nda (CIA) uzmanları olan önemli bir adadır. Birleşmiş Milletler’in (BM) varoluşunda dünya üzerindeki sorunlar ve çözümü konularında Kıbrıs ilk sıralarda gündemdedir. Birleşik Krallık için Orta Doğu, Kafkaslar ve Afrika’nın bir bölümünü istihbarat bağlamında dinlediği üslerinin yerleşik (Ağrotur Üssü ve Dikelya Üssü) olduğu çok önemli konusudur Kıbrıs. Avrupa Birliği (AB) için Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ve Kıbrıslı Türkler her daim gündemdir. Afrika ve Asya arasında kalan Hint Okyanusu’na bağlı olan Kızıl Denizi kullanan Asya’dan Avrupa’ya her türlü alınıp satılabilen değerleri taşıyan gemicilerin seyir defterinde önemli bir yeri vardır Kıbrıs’ın. Bu önem saymakla bitmez. Komşu liderlerin seçim dönemlerinde her daim kullanılan ve halk tarafından da her daim karşılığı olan iç siyaset malzemesidir de Kıbrıs. Türkiye’nin AB yolculuğunda veyahut bir zorlamada masada olan da Kıbrıs’tır. Akdeniz insanları gibi toprağı havası doğası güzel olan adamızın kaderinde vardır hep konuşulmak, büyük sözler söylenmek fakat bir türlü nihai hedefe varılmamak.
***
Kendi içinde barındırdığı aktörlerin siyasi malzemesi olduğu yetmezmiş gibi bu günlerde İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu için de iç siyasette sıkışan bireysel siyasi kariyerine perdeleme malzemesi olmuştur. Başbakan Netanyahu sosyal medya açıklamasında “Kuzey Kıbrıs’ın işgalcisi, ordusu Türkiye’nin içindeki ve dışındaki Kürt köylerinde kadınları ve çocukları katleden Erdoğan İsrail’e vaaz vermesin.” şeklindeki açıklamasıyla Cumhurbaşkanımız Sayın Tayyip Erdoğan’a saldırmıştır. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan da “Netanyahu, sen yanlış kapıya vurdun. Erdoğan mazlumların sesidir, sen zalimlerin sesisin. Sen devlet terörü uyguluyorsun. Siz kadın ve çocukları tekmeleyerek, askerinizle polisinizle sürükleyerek götürüyorsunuz. Sen zalimsin zalim. Türkiye masumlarla değil teröristlerle mücadele ediyor.” diyerek cevap vermiştir. 69 yaşındaki Netanyahu Başbakanlık koltuğu tehlikeye girince Kıbrıs üzerinde siyaset malzemesi devşirme yarışına girmiştir. Siyasi coğrafyamızın tarihine baktığımızda Kıbrıs adasında zulüm ve gözyaşının uygulayıcısı Rum terör örgütü EOKA olduğunu görürüz. Kıbrıs adasına da barış ve huzurun şanlı Mehmetçik ile geldiğini dünya siyaseti izlemiştir. Filistin halkına da çocuk yaşlı kadın demeden devlet terörü uygulayan ülkenin İsrail olduğu da apaçık ortadadır.
KKTC’den Netanyahu’ya cevap
KKTC Dışişleri Bakanı Sayın Kudret Özersay: “Türkiye işgalci değil, 1974’ten bugüne hem bu adada hem de bu bölgede istikrarı sağlayan en önemli ülkedir. 44 yıldır devam eden sulhun güvencesidir.” demiştir. UBP Genel Başkanı Ersin Tatar da: “Netanyahu Rum ağzı ile konuşuyor.” demiştir. Bireysel yapılan bu açıklamalara ek olarak Kıbrıs Türkünün tüm siyaset temsilcileri ortak bir açıklama ile aklı karışmış Netanyahu’ya cevap vermelidirler. 1974 öncesi ve 20 Temmuz sabahı Kıbrıs Türkü için Anavatan Türkiye dünyayı karşısına alarak Kıbrıs adasına “Mutlu Barış Harekâtı” yaparak adaya huzur ve barış getirmiştir.