İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

149-Sabrın Sonu Felaket mi? 22.11.2018

Siyaset kurumunun fizik, kimya, biyoloji gibi laboratuvarı yoktur ya da sayılar için geçerli olan matematik işlemi yapılan deneme alanı da yoktur. Siyaset kurumunun ana argümanı insandır. İnsanın olduğu alanda hayaller, umutlar, beklentiler üzerine siyaset kurumu faaliyetlerini yapar. Ben de kalemimin yettiği, fikrimin erdiği ölçüde dış politika anlayışımızı ve siyaset kurumunu olasılık ve ihtimal üzerine değerlendirip tarihe ve şimdiki zamana not olması için sizlerle paylaşıyorum. Uzunca bir süredir de Kıbrıs sorunu için çözümün Rum Yönetimi ve Kıbrıs Türkleri arasında geçen görüşmelerde olmadığını tekrar ede ede yazmaktayım. Kıbrıs Türkleri adına çözümün Avrupa Birliği müktesebatına dâhil olmamış yönetim sistemi ile siyasi coğrafyasının verdiği avantajı kullanarak, ana vatan Türkiye’yle eş güdümlü bir çözüm üzerine olduğunu ifade etmekteyim. 

Bu bağlamda Kıbrıs adasının siyasi ortağı Kıbrıs Türkleri, Doğu Akdeniz yer altı zenginlikleri ve Doğu Akdeniz’e komşu ülkelerin çatışma alanlarını tanınma ve kazanım yolunda değerlendirebilir. Güncel siyasetimizdeki gündem deniz alanlarındaki hidrokarbon yataklarıdır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden aldığı yetkiyle Türk Petrolleri A.Ş. yer tespiti ve sonrası sondaj için çalışmalarını hızlandırmıştır. Rum Yönetimi de İsrail, Mısır ve diğer ülkelerle çalışmalar yaparak Kıbrıs Türkünün ve Türkiye’nin kıta sahanlığında İtalyan ENİ şirketi ile faaliyetler yapmaktadır. Doğu Akdeniz jeopolitiğinde Kıbrıs Türklerini ve Türkiye’yi yok hükmünde görmek istemektedir. Türk Dış Politika yapıcıları ve devlet aklı sabırla izlemekte ve beklemektedir. Sabrın sonu selamet midir, felaket midir? Olasılık ve ihtimal üzerine kurduğumuz akıl oyunlarında cevaplarını bulmamız gereken ana sorudur.

***

Bu önemli sorunun cevabı için devlet aklı millet menfaati doğrultusunda siyaset ve akademik çalışmalar yürüten, düşünen, eyleme dökenlerin düşünce ve söylemlerini iyi analiz etmeliyiz. MHP lideri Devlet Bahçeli bey de Türk Gün gazetesinde “Sabrımızı Zorlamayın” başlıklı haberdeki mülakatında “Doğu Akdeniz’deki doğal kaynakların üzerine KKTC’yi ve Türkiye’yi yok sayarak çöreklenmek isteyen zalimler koalisyonu, egemenlik haklarımızla oynamanın ağır bedelleri olacağını çok iyi bilmelidir. Türkiye’yi dışlayarak Ege ve Akdeniz’de asla hakimiyet kurulamaz, buna izin vermeyiz.” diyerek bölge jeopolitiğine verdiği önemi deklare etmiştir. KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkan Yardımcısı UBP Milletvekili Zorlu Töre de “Müzakereler ve Doğal Gaz” konulu konuşmasında ‘Rum zihniyetinin daha da katılaştığını, Kıbrıs’ı Helen adası haline getirme hedeflerinin devam ettiğini’ belirtmiştir. Rum lider Anastasiadis’in açıklamalarına karşı da Sayın Töre; “Kıbrıs Cumhuriyeti’ni onlar bizden çaldılar. Masum insanlarımızı katlettiler, bunları hatırlamıyorlar.’’ diyerek Rum Yönetimi’nin halen daha 1974 öncesi dönemde olduğunu belirtmiştir. 

***

Durum böyle olunca masada hakları gasp edilen Kıbrıs Türkü egemenlik alanı tehlikede olan Türk milleti vardır. Olasılık üzerine fikir beyan ettiğimiz konuları, coğrafya komşularını da izleyerek fikir süzgecinden geçirdiğimizde başta Doğu Akdeniz ve siyasi alanımız olmak üzere sabrın sonu felakete gitmektedir. Siyaset yapıcılar batı aklı olan analitik zekâ ile olay ve fikirleri irdelemeli devlet ve milleti huzur ve refaha emniyete götürecek duygusallıktan uzak politikalar belirlemelidirler.