Şan ve şerefle dolu Erenköy Direnişinin 54. Yıldönümü dün kutlandı. Kıbrıs Türkünün mücadele tarihi için mihenk taşı niteliğinde olan Erenköy gelecek nesillere aktarılması gereken önemli gurur tarihlerimizden birisidir. 21 Aralık 1963 ’ten itibaren Kıbrıs Türkünü yok etmek isteyen Rum çetelerine karşı Kıbrıs Türkünün direnişine destek vermek isteyen İstanbul, Ankara ve Londra’da yükseköğrenimlerini yürüten Kıbrıslı Türk öğrenciler Kıbrıs’a dönmüşlerdir. Kıbrıs’ın Anadolu’ya açılan kapısı niteliğinde olan silah ve mühimmat ikmali için köprübaşı konumunda ki Erenköy’e Kıbrıslı Türk öğrenciler çıkmaya başlamışlardır. Kıbrıs mücadele tarihinde Erenköy direnişi olarak geçen bu tarihsel süreç Kıbrıs Türkünün genç üyelerinin yurt savunmasında ki büyük başarı örneğidir.
***
Erenköy direnişi için çok sayıda kahramanlık destanı ve mücadele vardır. Bunlardan kamuoyuna yansıyanı ve zaman içerisinde ‘’Bereketçiler’’ adıyla anılan grubun gözleri yaşartan gelecek yıllara gurur ve mücadele umudu olan destansı mücadelesi vardır. Bu mücadeleyi Prof. Ulvi Keser’in ‘’Türkiye ve Kıbrıs’ta TMT ’nin Bereketçileri, Vehbi Mahmutoğlu, A. Oğuz Kotoğlu ve Reşat Yavuz Kaptan’a Kitlesel Bir Bakış’’ başlıklı makalesinden aktarayım. Sayın Keser makalesinde konuyu çok detaylı aktarmıştır. Ben bazı bölümleri okumanız için size aktaracağım. Bereketçiler olarak anılan gençler anavatan Türkiye’den Kıbrıs Türkünün can ve mal güvenliğinin sağlayabilmek için ilk silah sevkiyatını hiçbir kurum ile bağ kurmadan yapan ekiptir. Bereketçiler her Türkiye’ye gitmelerini ‘’arı hareketi’’ olarak tanımlarlar. Getirdikleri silah ve mühimmatları ‘’çanak-1, çanak-2’’ diye numaraladıkları gizli depolara kaldırırlar. Zaman içerisinde Türk Mukavemet Teşkilatı’nın önemli bir parçası olan Bereketçiler için TMT ’nin Ankara’daki planlayıcısı ve beyni, ayrıca Ankara’da ki sorumlusu Binbaşı İsmail Tansu da o ilk silah sevkiyatını anılarında şöyle anlatmıştır. ‘’Bir gün Millî Emniyet’ten bir haber geldi. Ziya Selışık bizi ilgilendireceği düşüncesiyle haber göndermiş. Habere göre Kıbrıs’tan sandalla gelen üç genç; ‘Türkiye’den silah almaya geldiklerini’ söylemişler. Teşkilatı aradık, böyle birilerini gönderdiniz mi diye, haberleri yok. Bunlar kendi başlarına yola düşmüşler. O günlerde Dr. Burhan Nalbantoğlu da Türkiye’de bizimle çalışıyor. Derhal Ankara’dan kalktık Mersin’e geldik. Nalbantoğlu bunları sorguya çekti. Bunların vatanperver gençler olduğunu tespit ettik, Erenköylü Celal ve Vehbi Mahmut’un kayığı. Bir miktar silahı aldık, Mersin’e götürdük. Silahları Kıbrıs’ta toprağa gömeceğimiz için özel, balmumuna benzer bir plastik ile korumaya almıştık. Kıbrıs’a ilk silah ikmali 8 makineli tüfek, 20 tabanca ve 6200 adet mermi oldu. Malzemeyi kayığa doldurduk. Derme çatma bir kayık. Üç tane de delikanlı. Dalga başlamış. Açıldılar. Onların o kudurmuş dalgalara karşı şevk ve heyecanla savaştığını gördüğümüzde Dr. Nalbantoğlu ile gözlerimiz yaşararak birbirimize baktık. Bu manzara bize bu işte muvaffak olacağımızı gösteren en gerçek kanıt olmuştu.”
***
Erenköy şehitleri ve TMT ’nin tüm kahramanlarını rahmet ve minnetle anarım. Kıbrıs Türk’ü zor günlerinde bile yoktan var ederek bugünlere gelecek irade ve kahramanlığı ortaya koymuştur. Mücadele yıllarının kahramanları günümüz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bireyleri, Türkiye ile ortak devlet aklıyla Kıbrıs Türkünün tanınma mücadelesinden zaferle çıkacaktır.