Kıbrıs adası 1948 yılından itibaren Birleşmiş Milletler’in (BM) gündemindedir. Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanma fikri “Enosis” ile Kıbrıs BM’nin gündeminde yerini almıştır. BM gündemine girmesi sonrası Kıbrıs adasında Birleşmiş Milletler Barış Gücü (BMBG) Mart 1964’ten itibaren günümüze kadar Kıbrıs adasından mevcudiyetini korumaktadır. Birleşmiş Milletler Barış Gücü, BM Genel Sekreteri’nin iyi niyet misyonu ve ateşkesin muhafaza edilmesi maksadıyla adada bulunmaktadır. Barış Gücü olarak nitelendirilen askeri durum, BM Güvenlik Konseyi’nin, 4 Mart 1962 tarihli 186 sayılı kararlı ile uluslararası ilişkilerde kendini meşrulaştırmıştır. Güvenlik Konseyi, adadaki Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün görev çerçevesini taraflar arasındaki çatışmaların tekrarlanmasını önlemek, düzeni ve hukuku sağlamak, korunmasına katkıda bulunmak ve iki toplum arası arabuluculuk olarak tanımlamamıştır.
***
Peki bu kadar önemli bir görev verilen Birleşmiş Milletler misyonu real politikada ne yapmıştır? Kıbrıs adasında askeri bir varlık olarak beden bulduğundan itibaren iki toplum için can ve mal güvenliğini sağlama vazifesini yapmış mıdır? Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Kudret Özersay yukarıda sorduğum sorunun cevabını yaptığı açıklamada vermiştir. Sayın Özersay “BM Barış Gücü Kıbrıs’a 1963’te, Türk askeri Kıbrıs’ta yokken geldi. BM Barış Gücü’nün varlığı bu adada, 1963-1974 yılları arasındaki şiddeti hiçbir biçimde önleyemedi.” demiştir. Dışişlerinin en yetkili kişisinin bu açıklaması can ve mal güvenliğini koruyamadığını BM Barış Gücü’nün açıklamaktadır. Peki o zaman BM ve Barış Gücü’nün adadaki varlık sebebi nedir? Bu sorunun cevabı da Rum kesiminden BM misyonu için yapılan açıklamada vardır. “Türk askeri burada bulunduğu sürece BM Barış Gücü Kıbrıs’ta kalmalıdır.” demişlerdir. Bu açıklama ile BM Barış Gücü ‘adada, sadece Kıbrıslı Rumlar içindir.’ manası çıkmaktadır. Kıbrıs Türküne ve Kıbrıs sorununa arabuluculuk adına ne yapmaktadır? Bu sorunun cevabı da Sayın Özersay’ın açıklamasında vardır. Özersay “BM Barış Gücü Kıbrıs adasında süre gelen müzakerelerdeki işlevini büyük ölçüde yitirdi.” demiştir. Özersay müzakere sürecinde BM’nin posta memurluğuna da ihtiyaç yok ifadesini kullanmıştır. O zaman günümüzdeki görevi iletişimi kurmaktan öteye gidemeyen BM ve Barış Gücü’nün silahlı askeri varlığına ihtiyaç var mıdır? İki toplum arası iletişimi sağlamak için tabi ki silahlı bir askeri varlığa ihtiyaç yoktur. Kıbrıs adasına 1974 Barış Harekâtı ile huzur ve barış gelmiş, o günden bugüne Kıbrıslı Rum ve Türk’ün burnu bile kanamamıştır. Dışişleri Bakanı Özersay’ın da ifade ettiği gibi ‘Barış Gücü adada statükonun devamı’ niteliğindedir. Hal böyle olunca siyaset kurumu Kıbrıs adasındaki Rum statükosunun devam etmesini önlemek için BMBG üzerine düşünmelidir.