Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı’nın seçildikten sonra bir takvim yılı geride kaldı. Bu bir yıl için başta müzakere süreci olmak üzere genel değerlendirmeyi ve karneyi yazma, en büyük öğretmen için bile zordur. Ben de izlediğim ölçüde Akıncı’nın bir yılını kaleme almak, kamuoyu ile paylaşmak istiyorum.
Kampanya Süreci
Birinci yılını yazabilmemiz için kampanya sürecinden yorumlamaya başlamamız gerektiği kanısındayım. Arka planında iyi bir ekip ile kampanya yapan Akıncı, kullandığı zeytin dalı sembolü ile özdeşleşti. Barışın simgesi olan zeytin dalı, çözümün Akıncı ile geleceği ve sorunun çözüleceği algısını oluşturdu. Bu düşüncenin sandığa yansımasıyla Akıncı, Cumhurbaşkanı seçildi. Bu süreci irdelemeden önce genel olarak Akıncı, toplumun tüm katmanlarına insan hakları ve yasal sorumlulukları doğrultusunda eşit mesafede olduğunu söylemek doğru olur. Göreve başladığı ilk aylarda sosyal medya paylaşımlarında, seçim süresince kullandığı görsel ve kurumsal kimliğini kullanması dikkatimi çekti. Seçim süresince, kampanya kimliğini temsil eden kravatı da seçildikten sonraki önemli bir aksesuarı oldu. Kravatlarının renklerinin benimsenmesi ve hafızalarda tutmaya çalışılması da bir sonraki seçimde tekrardan bağımsız aday olarak gireceği kendi marka değerini ve görselini hafızalara kazıma gayretindendir. Başarılı bir tanıtım ve reklam çalışması olduğunu söylemem yerinde olur. Bundan ötürü ekibini de kutlarım.
Müzakere Süreci
Kapalı kapılar arkası gerçekleşen görüşmeler, doğru/yanlış tüm yayınlar görüşme tutanağı adı altında Rum basınından takip edilmektedir. Akıncı ve heyetinin bir yıllık performansını takip edilebildiği ölçüde değerlendirilecek olursak bazı aksaklıklar, tecrübe eksiklikleri ve hatalar vardır. KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı da, bazı konularda Anastasiadis’le ortak bir noktada buluşamamıştır. Bunlardan birkaçı Güney Kıbrıs’ta eğitim gören gençlerin yaşadığı sorunlar ve cep telefonlarının her iki tarafta da kullanımı gibi sözde anlaşıp ama hayata geçirilemeyen konulardır. Bu konular süreç içerisinde Akıncı’yı üzmüştür. Güney Kıbrıs müzakere heyetinin daha tecrübeli olduğu ortadadır. Müzakere sürecindeki bir başka konu da, görüşmeler sonrası KKTC kamuoyu yeterince bilgilendirilmemektedir. Görüşmeler hakkında bilgi verilen kesim dar bir çevre ve düşünce yapısıdır. Birleşmiş Milletler tutanakları Cumhuriyet Meclisinde belli bir sınırda paylaşıma açıktır. Görüşmelerin gizlilik içerisinde yapılması, sürecin sağlıklı işlemesi açısından doğru olabilir. Ama Rum heyeti görüşmeler sonrası, kendi manipülasyon amaçlı kullandığı basın yayın organlarına yaptırdığı belki de görüşme esnasında hiç görüşülmeyen konular üzerindeki haberleri Kuzey Kıbrıs ve taraflar arasında farklı okunmaktadır ve algı yönetme faaliyeti olarak kullanılmaktadırlar. Kuzey Kıbrıs müzakere heyeti de geniş çaplı yapmadığı bilgilendirme neticesinde Rum yayın organlarını destekler mahiyette algılanmaktadır.
Anadolu’da bir tabir vardır: “Niyet üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil.” Bu mantık ile birinci yılını dolduran Cumhurbaşkanı Akıncı’nın değerlendirmesini yapma amacım da zeytin dalında gizli olan barışın beklendiği çözümün olacağı iradenin baş temsilcisine ışık tutmaktır. İkinci yılının görüşmeler sonrası geniş tabanlı kamuoyu bilgilendirmesi olmasını, Güney Kıbrıs’ın siyasi oyun ve manevralarına mahal vermeyecek bir tecrübe ve ustalıkta görüşmeler yapılmasını temenni ediyorum.