KUZEY KIBRIS MÜZELERİYLE IŞILDAYACAK
DR FAZIL KÜÇÜK MÜZESİ’NİN DEVAMI DA GELECEK
KÜLTÜRLER ENTEGRE OLSUN AMA ASİMİLE OLMASIN
- Aynı zamanda Meclis Kültür Komitesi’nin de başkanlığını yürüten KKTC Meclis Başkanı Dr Sibel Siber, Dr Fazıl Küçük Müzesi’nin restore edilmesi sürecini anlattı. Kıbrıs Türklerine, “Elinizdeki fotoğraf ve belgeleri bizimle paylaşın” çağrısında bulundu.
- Dr Siber, müzelerin toplumsal bellek oluşturulmasındaki önemine dikkat çekti. Önümüzdeki dönemde başka bazı müze projelerinin de gündeme geleceğini açıkladı. Kültürel zenginliğin önemini anlatırken ise, “Kültürler entegre olsun ama asimile olmasın. Kültürler bir mozaiktirler, birbirlerini bütünleyerek çok güzel bir eser ortaya çıkar ama kültürler birbirinin içinde erimesin” dedi.
Kıbrıs Türklerinin özgürlük mücadelesinin simge isimlerinden Dr Fazıl Küçük, adına ve anısına yakışır bir müzeye kavuştu. KKTC Meclis Başkanı Dr Sibel Siber, müzenin yenilenme süreci ve diğer projelerini MİLLİYET Gazetesi’ne anlattı.
Dr. Fazıl Küçük’ün hayatı aslında Kıbrıs Türklerinin de tarihi gibi. Küçük’ün yıllarca kliniği, siyasi çalışma mekânı ve daha sonra ise 1946-1960 yılları arasında ailesinin yaşam alanı olarak kullandığı mekan adına yakışan bir müze halini aldı. Peki süreç nasıl gelişti? Fikir kimden çıktı? Türkiye nerede devreye girdi?
KKTC Meclis Başkanı Sibel Siber aynı zamanda Meclis Kültür Komisyonu’nun başkanlığını da yaptığını hatırlattı. Komite üyeleriyle 5 Mart 2014’te Dr Fazıl Küçük Müzesi’ne yaptıkları ziyareti anlattı.
“Müze olarak aslında 90’larda açılmıştı ancak çok atıl ve çağdaş müzecilik anlayışından uzaktı. Bir kez daha orayı yerinde gördük ve bir duyarlılık oluşturmak istedik. Bizim mücadele liderimizin eşyalarının saklandığını ancak müze anlayışından uzak olduğunu gördük. O gün ne kadar büyük bir moral bozukluğu, üzüntü ve utanç duyduğumu ifade etmek isterim. Bu mekan, Lefkoşa’nın ana caddesi, Girne Caddesinde üstelik de üzerinde müze yazıyordu, öğrenciler bu halini gelip görüyordu.. Bu haliyle, kendi toplumsal aidiyetimiz ve kimliğimiz açısından da büyük bir olumsuz durum ve özgüvensizlik yarattığını söyleyebilirim”
Siber, gördüğü o sahnenin ardından o gün, bu müzenin Meclis Başkanlığı’nın bir sosyal sorumluluk projesi olarak yeniden canlandırılacağını ve çağdaş müzecilik açısından yeniden planlanacağı sözünü verdiğini hatırlattı. “İlk iş olarak binanın restorasyonunun gerçekleşmesi gerekiyordu. Bununla ilgili proje için ilgili daire ile görüştük. Proje hazırlandı. Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği projenin tüm maliyetini karşılayacağını bize bildirdi. Projeyle ilgili iki akademisyenle çalıştık. Biri Hacettepe Üniversitesi’nden Dr. Dilek Karaaziz, diğeri de Yakın Doğu Üniversitesi’nden Gökhan Okur. Her ikisi de yalnızca akademisyen olarak değil, emekleriyle değil gönülleriyle çalıştılar. İnanılmaz bir tempoyla, inanarak, severek, çok duygu yüklü çalıştılar” dedi.
Çağdaş müzecilik anlayışı açısından emsal teşkil edecek bir başarı hikayesine ihtiyaç duyduklarını belirten Sibel Siber, kendilerine Dr Fazıl Küçük’e ait belge ve eşyaları veren Altay Sayıl’a özellikle teşekkür etti.
ELİNDE FOTOĞRAF YA DA BELGE OLAN BİZE GETİRSİN
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın da hazır bulunduğu 20 Nisan 2016’daki açılışa bakanlar, siyasiler ve halktan yoğun katılım olduğunu vurgulayan KKTC Meclis Başkanı, şimdiki hedeflerinin Kıbrıs Türklerinin geçmişine yönelik fotoğraf ve belgeleri toplamak olduğunu söyledi.
“Halkın elinde var olan anı ve arşiv niteliği taşıyan belgelerin milli arşive bağışlanmasını istiyoruz. Bu arada müzede sergilenecek olanların da müzede sergilenmesi ve yine bundan sonraki süreçte milli mücadelede o zor yıllarda toplumun sesi olan Halkın Sesi Gazetesi’nin de arşivlerini derleyerek araştırmacılarımız için orada bir mekan yaratma çalışmasına başlayacağız. Kütüphane formatında olacak. Belge ve arşivlerin saklanması için bir sistem kuracağız. Mesela bana birçok fotoğraflar geliyor. Dr Küçük’ün köy ziyaretlerinden. Biz bunları kopyalayıp sahiplerine iade edeceğiz. Ama bu fotoğrafların, belgelerin toplanması çok önemlidir. Çünkü toplum belleği yitirilirse toplumun geleceği tehlikeye girer. Güzel bir gelecek için toplum belleği çok önemlidir ve müzeler de bu belleğin oluşmasına katkı verir”
YENİ HEDEF; ÇAĞDAŞ SANAT MÜZESİ
Sibel Siber’in hedeflerinden biri de Çağdaş Sanat Müzesi projesini hayata geçirebilmek. Bu noktada birlikte gerçekleştirdiğimiz Kosova ziyaretinden örnek verdi. “Siz gördünüz Kosova’da, küçücük şehirlerde hep sanat müzeleri var, küçücük tarihi binalar da müze olarak kullanılmış değerlendirilmiş. Her ziyaret, her fotoğraf, her belge hem size o halkla ilgili bilgi verir, hem toplum belleğine katkı sağlar, hem turizm için de çok önemlidir. Onun için elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık ama bunu en iyi değerlendirecek olan halkımızdır, konunun uzmanlarıdır. Siyaset tabii ki bizim toplumumuzda çok önemli bir yer tutar ama toplumun sanata, kültüre verdiği değer, önem o toplumun yaşam kalitesine olumlu yansır. Yüzleri gülen mutlu insanlar olması için o ülkenin sanata, sanatçıya, kültüre, tarihine önem vermesi gerekiyor. Bu konuda Meclis Başkanı olarak yapabileceğim katkı ne varsa, yasalar çerçevesinde neler yapabilirsem yapmaya çalışıyorum. Ümit ederim ki; halktan gelen istek ve talepler neticesinde açılan müzeler, sanat galerileri tüm yöneticileri teşvik eder” diye konuştu.
MÜZELER TOPLUMSAL BELLEK OLUŞTURMAK İÇİN ÖNEMLİDİR
Dr Siber, toplumsal bellek oluşturulmasının önemini vurguladı. Sözlerine şöyle devam etti:
“Toplum belleği için müzeler önemlidir. Müzelerde görerek, adeta yaşayarak bilgi alırsın. Tarih kitapları da önemli ama müzelerde hem görsel, hem işitsel insanların canlı, yaşayarak öğrenmesi çok daha etkili olur. Tarihi kişiliklerin mutlaka müzelerinin olması ve bu müzelerin gezilmesi gerekiyor. Çünkü tarihi kişilikler aynı zamanda toplum tarihini de şekillendiren, toplumun sosyal, siyasal yaşamına liderlikleriyle etki eden kimselerdir. Ve orada siz sadece o tarihi şahsiyetin kişisel anılarını, kişisel belgelerini, eşyalarını görmezsiniz. Aynı zamanda bir dönemdeki halkın sosyal yaşamı ve tarihi hakkında da bilgi sahibi olursunuz. Mesela Bursa’da, Bursa Kent Müzesini gezdim ve çok etkilendim. Bir şehir müzesi ve orada geçmişten günümüze esnafın hangi işlerle uğraştığı, yorgancılıktan tutun da ayakkabıcılara kadar bugün unutulmuş birçok meslek orada sergileniyor. Bizim tarihi şahsiyetlerin müzeleri yanında aynı zamanda kent müzelerine de ihtiyacımız var. Mesela Lefkoşa’nın, Mağusa’nın geçmişten bugüne insanlarının sosyal yaşamlarını belgeleyen fotoğraf, yazı ve görsel canlandırmalarla hangi meslekler vardı, insanların sosyal yaşamı nasıldı, neler şimdi kayboldu bunları görmemiz ve müzeyi gezerken bu canlandırmaları izlememiz, işte bu da toplum belleğidir. Geçmişine sahip çıkan, müzelerine sahip çıkan, kültürüne sahip çıkan toplumlar ilelebet yaşar. Geçmişle olan bağları güçlenir. Bunlar için daha çok gayret göstermemiz gerekiyor. Biz Kıbrıs Türk Halkı olarak belki uzun mücadelelerden geldik, yorulduk, yorgun bir halk olabiliriz ama enerji, canlılık, özgüven ve mutluluk ancak bu konulara da eğilerek kazanılabilir.”
KÜLTÜRLER ASİMİLE OLMASIN
Sibel Siber’in son mesajları ise kültürel zenginliğin önemine yönelikti. “Kültürler entegre olsun ama asimile olmasın” diyen Siber, kültürleri bir mozaiğe benzetti. “Kültürler birbirlerini bütünleyerek çok güzel bir eser ortaya çıkarır ama kültürler birbirinin içinde erimesin. Bu önemlidir. Onun için kültürlerin yaşaması lazım. Tek düze bir dünya olsaydı ne kadar çekilmez olurdu. Aynı şekilde bütün kültür farklılıkları, kültür zenginlikleridir aslında dünyayı güzelleştiren, bizim de gezmemizi görmemizi sağlayan. Her yerde aynı şeyi göreceksen, her yerde aynı yemeği yiyeceksen, her yerde aynı müziği dinleyeceksen o zaman dünya çok tekdüze ve çekilmez olur. O yüzden kültürel zenginliklerimiz bizim dünya mirasımızdır. Bunları korumamız, geliştirmemiz ve geleceğe taşımamız en önemli görevlerimizdendir” dedi.