İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

106-Türksüz Lefkoşa 01.02.2018

Türkiye’nin ve dış politikasının ilgi alanı 15 Temmuz sonrası Doğu Akdeniz ve Orta Doğu ağırlıklı bir yaklaşıma evrilmiştir. ABD’ye rağmen İran Rusya ilişkilerimiz Suriye konusu ve güney sınırlarımıza yaptığımız askerî harekât ittifakları reel politikanın göstergeleridir. Kudüs konusunda ABD’ye rağmen ortaya koyduğumuz tavır ve yaklaşım şahin dış politika anlayışımıza örnektir. ABD, PKK’nın Suriye kolunu silahlandırmasına karşı yaptığımız ‘Zeytin Dalı’ askerî harekâtı dış politikadaki kararlılığımızın en güncel örneğidir. Son olarak güncel dış politika yaklaşımımıza örnek Kızıldeniz’deki Sevakin adasının uhdemize geçmesidir.

*** 

15 Temmuz transatlantik destekli yıkım saldırısı sonrası Türkiye Cumhuriyeti çok çabuk toparlanmış, milli güvenliği ve devlet bekası için kararlı siyasi adımlar atmıştır. Bu toparlanma ve kararlı siyaset, coğrafyamızda örtülü ya da açık faaliyet yapan devlet dışı aktörlerin menfaatine terstir. Türkiye tahmini gelebilecek tehlikelere karşı varlık yokluk pahasına cevap vermekte ve saflarını sık tutmaktadır. 15 Temmuz sonrası “Yeni Kapı Ruhu” bozulmadan siyasi alanımızda kaderimiz yaşamaktayız.

***

Bu yaklaşımla Türkiye bir savaşın içerisindedir. Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’daki etkinliğinin artması okyanus ötesini rahatsız etmektedir. 13 Aralık 2017 tarihli Takvim gazetesinde Ergün Diler imzalı “Lefkoşa planı” başlıklı yazı, bu rahatsızlığı ortaya koymaktadır. Sayın Diler yazısında 2018 yılında dünya siyasetinin gündeminde Kıbrıs olacak demiştir. Yazısını AIPAC (Amerikan – İsrail Kamu İşleri Komitesi)’de çıkan bir makaleye dayandırmaktadır. Sayın Diler yazısında “Eğer 15 Temmuz darbe girişimi başarılı olsaydı, Trump’ın Kudüs açıklaması yapılmadan önce Lefkoşa tamamen Rum toprağı olacaktı. Türk askeri de Kıbrıs’ın kuzeyinden çekilecekti. Darbe başarısız olunca bu önemli plan ertelendi. Ama vazgeçilmedi. Türkiye’nin Kıbrıs’taki tüm hakları elinden alınırsa, Akdeniz’deki enerji yataklarının tamamı AIPAC’ın kontrolüne geçecek.” demektedir. Yazının devamında Sayın Diler, İpek yolu ve enerji rezervi açısından Kıbrıs paha biçilmez demektedir.

FETÖ’nün son atımı

Görünür yüzü FETÖ ve örgütü olan üst aklın Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı saldırısı devam edecektir. 2019 Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi son atımlarını “Lefkoşa planı” yazısında da okuduğumuz gibi KKTC üzerinden yapma ihtimalleri çok yüksektir. “Yeni Kapı” ruhuyla hareket eden Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım ve MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli, KKTC’deki son Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi ve sonrası süreci, 7 Ocak seçimleri öncesinde ve sonrasında, Afrika gazetesinin attığı manşetin ardından protesto gösterilerini ‘Demokrasi Barış ve Özgürlük’ adıyla yürüyüş yapan topluluğun Türkiye karşıtlığı sloganlarını ve ‘The Guardian’ gazetesinde “Binlerce Kıbrıs’lı Türk Ankara’ya karşı birleşti” haberini iyi okumalıdırlar. Bu önemli ve hassas dönemde KKTC’de görev yapan ve gönderilen sivil-askeri personel iki defa kontrol edilmelidir. Devletin başı ve yeni kapı ruhunu benimseyen mukavemetçi kadrolar söz konusu vatan olduğunda “Şüphe varsa, şüphe yoktur.” “Güven iyidir, güvenmemek daha iyidir.” mantığıyla hareket etmelidirler.