Demokratik sistemlerin olmazsa olmazı seçimlerdir. Seçimler yaşamımıza ilkokulda sınıf başkanını seçmeyle girer. Devamında okul başkanı, öğrenci yönetim kurulu diye uzar gider. Bu süreç ilk başlarda güzel gelse de sonlara doğru büyük seçimler ve tercihler yapmak zorunda kaldığımızda adını demokrasi dediğimiz çirkin bir oyuna çevrilir. Birey, kendisi ve toplumu için hüküm verme yetkisine sahip, tam olarak neye ehliyeti olup olmadığını bilmediği kişilere yani ‘Big Brother’ın oyuncularını seçmek için en büyük oyunda rol alır ve oyunu kullanır. Siyasi coğrafyamız ve ülkemiz için önemli, garantör ülkemiz anavatan Türkiye’yle ilişkilerimizi müspet-menfi olarak etkileyecek hayati bir seçimi geçtiğimiz pazar günü gerçekleştirdik.
***
Kuzey Kıbrıs’ta siyaset yapan eski ve yeni sekiz parti seçmen karşısına çıktı. Kampanya süreçlerinde milletvekili adayları kendilerini ve parti politikalarını tanıtarak 7 Ocak seçim sabahına geldiler. Halk iradesi, önüne konan adaylar üzerinden seçimini yaptı. Sekiz partiden altısı seçim barajını geçerek mecliste yer aldı. Seçim ertesi gazeteler, oy oranları ve seçilenler üzerinden ‘kaos’ ve ‘koalisyon’ başlıkları attılar. Bazı genel başkanlar ilk saatlerden itibaren hükümeti kurmak için tahmini olabilecek olan ortaklık modellerine kapılarını kapadılar.
***
Halk ve devlet sistemleri seçimi neden yaparlar? Yaşadıkların siyasi coğrafyanın ehil kişiler tarafından huzur, barış ve refah için yönetilmesini istedikleri için. Bu düşünceyle iktidar partisi UBP ve Genel Başkanı Başbakan Hüseyin Özgürgün yüksek özgüven ve inanmışlıkla süresi olduğu halde seçime gitti. Sonuç olarak birinci parti çıktı; fakat demokrasi dediğimiz oyunda hükümet icraatları yerine özel yaşamı hakkında belden aşağıya siyasetle yıpratılmaya çalışıldı. Bu kara propaganda sonrasında birinci parti çıktı. Fakat mecliste sandalye dağılımı ve yeni giren partilerin aldığı oyla tek başına hükümet kurulamıyor. Birkaç siyasi partinin birleşmesiyle hükümet kurulacak durumda.
***
Sandıktan çıkan CTP ve milletvekili seçimlerine ilk defa giren HP ilk saatlerden itibaren koalisyona yokuz dediler ve kapılarını kapattılar. Bu iki partiden CTP siyasi yaşamından çok defa hükümet olmuş ve Cumhurbaşkanı çıkarmıştır. Hükümet olduğu dönemlerde halka hizmet noktasında iyi kötü bir izlenim bırakmıştır. Bu seçim döneminde dışarda kalarak muhalefet etme rolünü benimsemiş olabilir; fakat ilk defa Cumhuriyet Meclis’inde temsil hakkı bulan Halkın Partisi ve lideri Kudret Özersay hangi siyaset stratejisiyle ve mantığıyla hareket ederek baştan hükümete ortak olma ihtimalini reddetmiştir.
***
HP lideri Özersay, siyasi yaşama “Toplanıyoruz” hareketiyle girmiş, devamında Cumhurbaşkanı adayı olmuş ve HP’yi kurarak seçimlerde yerini almıştır. Bu varlığıyla tahmini tek başına UBP iktidarını da elinden almıştır. Seçmen HP’yi umut görmüş ve oy vermiştir. Seçmenin umudu hüküm edecek yapıyı çalıştırması yönünde olmuştur. Sistemi tıkayan siyasi yapılar, ülkeyi ekonomik ve bürokrasi yönünden zora sokarlar. Ülkenin zora girmesi kime ve neye hizmet etmektetir? Buradan HP ve liderine sorayım: Siyasette kendinizi konumladığınız yer neresidir? Siyaset çözüm üretmek için yapılan demokrasi aracıdır. Kaos kargaşa aracı değildir. Hükümette rol almayarak muhalefet kalarak neyi başaracaksınız?